San Diego – California Üniversitesi Rady İşletme Fakültesi’nde yapılan yeni bir çalışmaya göre; önde gelen psikoloji, ekonomi ve bilim bültenlerinde yayımlanan, tekrarlanamayan ve bu yüzden doğru olma ihtimali düşük olan makaleler, genelde akademik araştırmalarda en çok atıf yapılan çalışmalar oluyor.
Science Advances bülteninde yayımlanan araştırmada, sosyal bilimler ve tıp alanlarındaki pek çok bulgunun, diğer araştırmacılar söz konusu deneyleri tekrarlamaya çalıştığında geçerliliğini yitirdiği keşfedilen mevcut “tekrarlama krizi” inceleniyor.
Makalede, deneyler tekrarlandığı zaman doğrulanamayan araştırma bulgularının zamanla daha büyük bir etki kazandığı ortaya çıkarılıyor. Bu güvenilmez araştırmalara, genellikle yayının tekrarlanamamasından çok uzun süre sonra sanki sonuçlar doğruymuş gibi atıf yapılıyor.
Çalışmanın eş yazarları, ekonomi ve strateji yardımcı profesörü Marta Serra-Garcia ile davranışsal ekonomi profesörü Uri Gneezy şöyle aktarıyor: “Uzmanların, hangi makalelerin tekrarlanacağını iyi şekilde tahmin edebildiklerini de biliyoruz. Bu öngörü göz önüne alındığında, ‘Tekrarlanamayan makaleler neden yayına kabul edildi?’ diye soruyoruz.”
Araştırmacılara göre bu sorunun muhtemel cevabı, akademik bültenlerde çalışan inceleme takımlarının bir takas ile karşı karşıya kalması. Sonuçlar daha “ilginç” olduğunda, bunların tekrarlanabilirliği bakımından daha düşük ölçütler uygulanıyor.
İlginç bulgular ile tekrarlanamayan araştırmalar arasındaki bu bağlantı, çalışmaya neden çok daha yüksek bir oranda atıf yapıldığını da açıklayabilir; araştırmacılar başarılı şekilde tekrarlanan makalelere, başarısız makalelere kıyasla 153 kat daha düşük atıf yapıldığını bulmuş.
“İlginç ve cazibeli bulgular, basında da daha çok yer buluyor ve Twitter gibi platformlarda daha fazla paylaşılıyor; çok ilgi görüyor. Fakat bu onları doğru yapmıyor” diyor Gneezy.
Christine Clark/San Diego – California Üniversitesi. Ç: O.