1918 grip salgınını atlatan yaşlı insanların kanları üzerinde 2008 yılında yapılan bilimsel bir çalışma, virüse karşı bağışıklık sağlayan antikorların ömür boyu devam ettiğini ortaya çıkarıyor. Araştırmacılara göre bu antikorlar üzerinde mühendislik uygulanması, gelecek nesilleri virüsün benzer soylarına karşı koruyabilir.
Bulgular, 17 Ağustos 2008’de Nature bülteninde yayımlanmış. Çalışmayı yürütenler arasında Vanderbilt Üniversitesi, Mount Sinai Tıp Fakültesi, New Jersey Tıp ve Diş Hekimliği Üniversitesi (UMDND), ABD Hastalık Denetim ve Önleme Merkezleri (CDC) ile Scripps Araştırma Enstitüsü bulunuyor.
Araştırmacılar, çalışmada beklenmedik bir kaynaktan ilham almış. Associated Press haber ajansının aktardığı üzere bu kaynak, tıp konulu eski bir televizyon programı. Programda bir kasabanın, hayatta kalan yaşlı birinin kanını kullanarak 1918 virüs salgınından korunması anlatılıyor. Söz konusu olay örgüsü, UMDND’de fiziksel tıp ve rehabilitasyon profesörü olan Eric Altschuler’in ABD Ulusal Sağlık Enstitüsüleri’ne (NIH) başvurarak, 90 yaş üstü kişilerde 1918 grip antikorlarına yönelik test yapmak üzere ödenek istemesine yol açmış. Çalışmanın büyük bir bölümüne sermaye sağlayan NIH, araştırmaya başka uzmanları da dahil etmiş.
Grup, salgını atlatan ve yaşları 91 ila 101 arasında değişen 32 kişiden kan numunesi almış. Yürütülen bu çok yönlü çalışma, dört bileşen içeriyor:
- Hayatta kalan kişilerin virüse karşı halen antikor taşıyıp taşımadığının belirlenmesi
- Antikor üreten B hücrelerinin kültür ortamında çoğaltılıp, bir 1918 virüsü proteinine karşı antikor üretilip üretilemeyeceğine bakılması
- En yüksek faaliyet seviyelerine sahip hücrelerin omurilik tümörleriyle birleştirilerek, monoklonal antikor salgılayan melez bir hücre hattı oluşturulmaya çalışılması
- Antikorların, 1918 grip virüsünün bulaştığı fareleri koruyup korumadığının değerlendirilmesi
Çalışmaya katılan deneklerin 1918’deki yaşları 2 ila 12 arasında değişiyor ve bu kişilerin pek çoğu, hanelerinde hasta aile üyelerinin bulunduğunu hatırlıyormuş. Yazarların belirttiği üzere bu durum, deneklerin virüse doğrudan maruz kaldıklarını akla getiriyor. Araştırmacılar, deneklerin %100’ünde 1918 virüsüne karşı etkisiz hale getirici serum faaliyeti bulunduğunu ve deneklerin %94’ünün, 1918 hemaglütininine karşı serolojik tepki gösterdiğini keşfetmiş.
Bilim insanları, sekiz deneğin periferik mononükleer kan hücrelerinden B lenfoblasik hücre hattı oluşturmuş. 8 bağışçının 7’sinin kanından dönüştürülen hücreler, 1918 hemaglütininine bağlanan antikorlar meydana getirmiş.
Vanderbilt Aşı Bilimleri Programı başkanı ve çocuk sağlığı profesörü olan eş yazar Dr. James E. Crowe, bir basın bülteninde bulguların araştırmacıları şaşırttığını söylüyor.
“B hücreleri, virüsün tekrar ortaya çıkmasını 90 yıl olmasa bile en az 60 yıldır bekliyormuş” diyor. “Bu muhteşem bir şey çünkü şimdiye kadar görülen en uzun bellek.”
Araştırma grubu, üç bağışçının B hücrelerinden beş monoklonal antikor oluşturmuş ve bu antikorlar 1918 virüsünü güçlü biçimde etkisiz hale getirmenin yanında, 1930 domuz gribi virüsüyle ilişkili proteinlere de çapraz tepki vermişler. Fakat antikorlar, daha yeni inflüenza soylarına tepki göstermemiş.
Çalışmanın son bölümünde, araştırmacılar farelere yeniden yapılandırılan 1918 virüsü bulaştırmışlar ve sonraki gün bu beş monoklonal antikoru çeşitli dozlarda test ederek, terapinin hayvanları koruyup korumadığına bakmışlar. 1918 monoklonal antikorunu en düşük dozda alan hayvan, kontrol antikorunun verildiği hayvanlar gibi hayatını kaybetmiş. En yüksek antikorun verildiği hayvanların ise hepsi hayatta kalmış.
Çalışmanın yazarlarından biri ve Mount Sinai Tıp Fakültesi’nin mikrobiyoloji bölümünde doktora sonrası araştırma görevlisi olan Dr. Tşidi Tsibane, 1918 grip virüsü enfeksiyonlarına yönelik yeni bir tedaviye ihtiyaç olmasa da, sonuçların faydalı olduğunu söylüyor: “Bulgular, 1918 benzeri başka bir virüse karşı olası bir tedavi görevi görebilir” diyor.
Yazarlara göre izole edilen monoklonal antikorların ilk olarak 1918 grip salgınında mı uyarıldığı bilinmiyor. Fakat deneklerin klinik geçmişleri ve 1918 suşuna (soy) yönelik monoklonal antikorların yüksek benzerliği, “yakın zamanlı maruziyetlerin bu bağışıklığı açıklamadığını kuvvetle akla getiriyor.” Araştırmacılar 20’nci yüzyılın ilk bölümünde dolaşan benzer virüslere maruz kalmanın, deneklerdeki B hücresinin işlevini desteklemiş olabileceğini belirtiyor.
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü başkanı Dr. Anthony Fauci, yakın zaman önce yapılan çalışmaların bağışıklığın onlarca yıl devam ettiğini gösterdiğini; bu çalışmanın da buna kanıt sağladığını söylüyor. “Bu, bütün bağışıklık hafızalarının anası” diyor Fauci, AP’ye.
Kaynak: Minnesota Üniversitesi/Bulaşıcı Hastalık Araştırma ve Politika Merkezi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.