Evrenimiz genişliyor. Fakat bu genişlemenin hızını ölçerken kullandığımız iki temel yöntem, farklı sonuçlar getiriyor. Astrofizikçiler, geçtiğimiz on yılda kademeli olarak iki gruba ayrıldı: Gruplardan biri ortada önemli bir farklılık olduğunu düşünürken, diğeri de ölçüm hatası olabileceğini düşünüyor.
Eğer bu uyuşmazlığın hatalardan kaynaklandığı ortaya çıkarsa, evrenin işleyişine yönelik temel modelin doğru olduğu onaylanmış olur. Diğer ihtimal ise henüz bilmediğimiz bazı temel fizik kuralları olabileceğini akla getiriyor. Son birkaç yıldır teleskoplardan gelen her yeni bulgu, söz konusu görüşü bir ileri, bir geri götürerek ‘Hubble gerilimi‘ adı verilen şeyin doğmasına yol açmış.
Chicago Üniversitesinde gökbilim ve astrofizik profesörü olan gökbilimci Wendy Freedman, Hubble Sabiti’nin daha yüksek değerde çıkmasıyla sonuçlanan evrenin genişleme hızına dönük ilk ölçümlerden bazılarını gerçekleştirmiş. Fakat The Astrophysical Journal bültenine kabul edilen yeni bir inceleme makalesinde Freedman, son gözlemleri gözden geçiriyor ve şöyle bir karara varıyor: Son gözlemler, aradaki boşluğu kapatmaya başlıyor.
Yani sonuç olarak, ortada bir uyuşmazlık olmayabilir ve standart evren modelimizin önemli şekilde değiştirilmesi gerekmeyebilir.
Evrenin genişleme hızı, evrenin genişlediğini 1929 yılında keşfeden Edwin Hubble’a ithafen Hubble Sabiti olarak biliniyor. Bilim insanları bu hızı kesin şekilde belirlemek istiyor çünkü Hubble Sabiti, evrenin yaşına ve zamanla nasıl evrildiğine bağlı.
Yazar: Louise Lerner/Chicago Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.