Gelecekte Mars’ta yaşamayı düşünenler için kötü bir haberimiz var: Yapılan yeni bir çalışma, uzayda maruz kaldıkları radyasyon nedeniyle, Apollo görevine giden astronotların diğer astronotlara göre beş kat daha fazla kardiyovasküler bozukluk yaşama olasılığı bulunduğunu gösteriyor. Şimdiye kadar uzayın derinliklerine çok az sayıda insan gittiği düşünüldüğünde, bu tahminin bazı soru işaretleri oluşturduğu açık. Ancak eğer tahmin doğru ise oluşan risk, gidiş dönüşü yıllar süren Mars’a yolculuğa katılan astronotlar için çok daha yüksek.
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yapılan son 10 yıllık araştırmalar, astronotların dolaşım problemleri, görme bozuklukları ile kas ve kemik yoğunluğu kaybı yaşama risklerinin daha fazla olduğunu gösteriyor. Ancak insanlar Dünya’yı ve Uzay İstasyonu’nu saran koruyucu manyetik kabuktan uzaklaştıkça, radyasyon daha büyük bir tehdit oluşturuyor.
Uzay Radyasyonu Nedir?
Temel olarak galaktik kozmik ışınlardan ve güneşten gelen hızlı protonlardan oluşan uzay radyasyonu, gelecekteki Mars araştırmacılarının kanser, nörolojik bozukluklar ve radyasyona bağlı hastalıklara yakalanma olasılığını artırıyor. Göründüğü kadarıyla bilim insanları bu listeye artık kardiyovasküler bozuklukları da ekleyecekler. Gama ya da X ışınlarının neden olduğu iyonize edici radyasyonun kardiyovasküler bozukluk olasılığını artırdığı bilinmekteydi. Bilim insanları uzay radyasyonunda bulunan ağır partiküllerin ise daha büyük zararlar verebileceğini düşünüyorlar.
NASA Ames Çalışma Merkezi’nde uzay radyasyonunun etkilerini araştıran ekipten birisi olan Roth Globus “Bulgularımızın çoğu atom bombasından sonra hayatta kalabilmeyi başaranlar üzerinde yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar, ve bu kişilerin maruz kaldığı durum çok farklı ve kendine özgü bir senaryo.” diye belirtiyor.
Bulgular
Uzay radyasyonunun insan kalbi ve damarlar üzerindeki etkisini daha iyi anlayabilmek için araştırmacılar uzaya hiç gitmemiş 35 astronot, alçak yörüngede bulunmuş 35 astronot ve Apollo görevlerine katılmış 7 astronot arasında kardiyovasküler bozukluk oranlarını karşılaştırdılar. Yapılan çalışmalarda, hiç uzaya çıkmamış astronotlarla alçak yörüngede bulunmuş astronotlar arasında önemli bir risk farkı olmadığı görülürken, Apollo görevine katılmış astronotlarda riskin 5 kat arttığı görüldü. Apollo grubundaki kişilerin %43’ünde kardiyovasküler bozukluklar görüldü, ancak grubun az sayıda kişiden oluştuğu dikkate alındığında bu orana biraz temkinli yaklaşmak gerektiği düşünülebilir.
Artan kardiyovasküler bozukluk oranlarına, uzay radyasyonunun mu, yoksa yer çekimsiz ortamın mı, ya da ikisinin birden mi sebep olduğunun anlaşılması için fareler simüle edilmiş ortamda uzay etkisine maruz bırakıldılar. Arka bacaklarının kaldırılması yer çekimsiz ortam hissi yaratırken, demir iyonlarının ışınlanması ile de uzay radyasyonu etkisi yaratıldı.
Bu çalışma kan damarlarını kaplayan hücrelerin, yer çekimsiz ortamdan değil de, kardiyovasküler bozukluğa yol açan bir plak tabakasının oluşmasını tetikleyen radyasyondan zarar gördüğünü gösterdi.
Önemli Bir Nokta
Bir astronotun aslında ne kadar radyasyon almış olduğunun belirlenmesi, o kadar da kolay bir iş değildir. Makale, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda çok uzun süre kalan astronotların, Apollo görevine giden astronotlar kadar radyasyon almış olabileceğine dikkat çekiyor. O zaman bu astronotlar neden uzaya hiç çıkmamış olan astronotlardan daha yüksek riske sahip değiller?
Bu durum birkaç şekilde açıklanıyor. Öncelikle alçak yörünge için yapılan doz tahminlerinde yanılgı olabileceği düşünülüyor. İkinci olarak, Ay yüzeyinde bulunan astronotların uzay aracı içinde pek bulunmayan dağınık nötronlara maruz kalmış olabileceği düşünülüyor. Son olarak da Dünyanın manyetik alanının alçak yörüngede bulunan astronotları daha hafif ve düşük enerjili parçacıklardan koruduğu, buna karşın Ay’da ve uzayın derinliklerinde astronotların bu parçacıklara maruz kaldığı düşünülüyor.
Makalede belirtildiği gibi, vücuda alınmış radyasyon miktarlarındaki farklılıkların Ay’a giden ekipte daha fazla kardiyovasküler risk görülmesi ile ne kadar ilişkili olduğu bir miktar belirsiz kalsa da, bu olasılığı tamamen göz ardı etmek de aynı oranda zor görülüyor.
Bu Mars’a Gidenler İçin Ne Anlama Geliyor?
Globus “Apollo projesi sırasında gövde malzemesi ve uzay gemisinin yapılma yöntemi epey farklıydı. O zamandan bu yana kapsamlı gelişmeler kaydedilmiş bulunuyor.” diye belirtiyor.
Globus aynı zamanda radyasyonu anlama ve tahmin etme konusunda da ilerleme kaydedildiğini belirterek, eğer Güneş aniden patlar ve parçacıklarını püskürtürse, Uzay İstasyonu ekibinin kendini güvenli bir bölgeye alabileceğini ifade ediyor.
Yine de NASA Mars’a bir ekip gönderilmesi konusundaki en zorlayıcı faktörü radyasyon olarak tanımlıyor ve uzay ajansı da astronotları radyasyonun ölümcül etkilerinden korumak üzerinde çalışmaya devam ediyor. Radyasyon kalkanları, hatta radyasyona tamamen dayanıklı güneş blokları, bir gün Mars’a giden yolu biraz daha güvenli kılacak.
Serpil Erol