Araştırmacılar, Meme Kanseri Hücrelerini Yağa Dönüştürüp Yayılmayı Durdurdu

0

JACINTA BOWLER

Araştırmacılar, farelerde yapılan ve kavram kanıtlama niteliği taşıyan yeni bir çalışmada; insanlardaki meme kanseri hücrelerini yağ hücrelerine dönüştürmeyi başarmışlar.

Araştırma takımı bunu başarmak için, metastaz yapan (kan dolaşımı yoluyla vücudun başka bölümlerine giden) kanser hücrelerinin kullandığı tuhaf bir güzergâhtan yararlanmış. Elde edilen sonuçlar, bu konuda atılan ilk adım olsa da; gerçekten ümit vadeden bir yaklaşım niteliği taşıyor.

Parmağınızı kestiğiniz zaman veya bir ceninde organlar oluştuğunda, epitel hücrelerin görüntüsü yabancılaşmaya başlıyor ve bu hücreler daha ‘sıvı’ hale geliyorlar; önce, mezenşim olarak adlandırılan bir tür kök hücreye ve sonra, vücut neye ihtiyaç duyuyorsa ona dönüşüyorlar.

Bu sürece epitelyel mezenşimel dönüşüm (EMT) adı veriliyor. Kanserin vücuda yayılıp metastaz yapmak için hem bunu, hem de MET (mezenşimel epitelyel dönüşüm) adı verilen zıt bir güzergâhı kullanabildiği bir süredir biliniyormuş.

Araştırmacılar, insanlardaki meme kanserinin saldırgan bir şeklinin nakledildiği fareleri almışlar ve onları tedavi etmek için, rosiglitazon adı verilen bir diyabet ilacı ile trametinib olarak adlandırılan bir kanser tedavisi uygulamışlar.

Bu ilaçlar sayesinde kanser hücreleri, yukarıda bahsedilen geçiş güzergâhlarından birini kullandıkları zaman yayılmak yerine, kanser hücresinden yağ hücresine dönüşmüşler; bu sürece de adipogenez deniyormuş.

Takım, Ocak ayında makalesinde şöyle yazıyor: “Bu çalışmada kullanılan modeller, çevrede bulunan en yakın tümörlerde, yaygınlaşan kanser hücresi adipogenezinin değerlendirilmesine olanak sağladı”

“Elde edilen sonuçlar, hastaya uygun bir ortamda rosiglitazon ve trametinib ile birleştirilen terapinin, esnekliği artmış kanser hücrelerini özel olarak hedef aldığını ve bunları adipogeneze teşvik ettiğini gösteriyor.”

Her kanser hücresi bir yağ hücresine dönüşmemiş olsa da, adipogenez geçirenler eski haline dönmemiş.

Çalışmanın kıdemli yazarı ve İsviçre’deki Bazel Üniversitesi’nde biyokimyacı olan Gerhard Christofori, şöyle söylüyor: “Bir EMT sürecinden geçen meme kanseri hücreleri, hem farklılaşarak yağ hücrelerine dönüşüyor; hem de çoğalmayı tamamen durduruyorlar”

“Uzun vadeli kültür ortamı deneylerinden söyleyebileceğimiz kadarıyla, yağ hücrelerine dönüşen bu kanser hücreleri, yağ hücresi olarak kalmaya devam ettiler ve tekrar meme kanseri hücresine dönüşmediler.”

Peki bu nasıl oluyor? Trametinib ilacı, hem hücrelerin dönüşme işlemini (kanser hücrelerinin kök hücrelere dönüşmesi gibi); hem de bu kök hücrelerin daha sonra yağ hücrelerine dönüşümünü artırıyor.

Rosiglitazon bu kadar önem taşımıyor fakat trametinib ile birleştirildiğinde, o da kök hücrelerin yağ hücrelerine dönüşmesine yardımcı oluyor.

Takım şöyle yazıyor: “Rosiglitazon ve [trametinib] ile birleştirilen adipojenik farklılaşım terapisi, farelerde uygulanan çeşitli klinik öncesi meme kanseri modellerinde; kanser hücrelerinin saldırısını, yayılımını ve metastaz oluşumunu etkili şekilde önlüyor.”

(Bazel Üniversitesi, Biyotıp Bölümü)

Işınım yapan yeşil bir proteinle işaretlenen kanser hücreleri ve solda yer alan normal, kırmızı yağ hücreleri ile beraber yukarıdaki görüntü, bu süreci gösteriyor. Kanserden yağ hücresine döşüne hücreler kahverengi görünüyor (sağ tarafta) çünkü yağ hücrelerinin kırmızı rengi ile protein kanser hücresi etiketinin yeşil rengi birleşmiş oluyor.

Bu iki ilacın halihazırda FDA tarafından onaylanmış olması ise heyecan verici. Bu yüzden, bu tedavi türünün insanlarda kullanılması amacıyla klinik deneylere başlanması daha kolay olmalı.

Farelerde denenen pek çok tedavinin, aslında klinik deneme aşamasına ulaşamadığını veya o aşamada başarasız olduğunu bilmemize rağmen heyevan verici. Bu uygulamanın insanlardaki kanser hücrelerinde işe yaramış olması ise biraz daha fazla umut veriyor.

Bu arada takım, bu terapinin kemoterapi ile birleştirildiği zaman işe yarayıp yaramacağını ve diğer kanser tiplerine uygulanıp uygulanamayacağını da araştırıyor.

Christofori, Press Association haber ajansına şöyle söylüyor: “Bu yenilikçi terapi yaklaşımı; gelecekte hem birincil tümör büyümesini, hem de ölümcül metastazların oluşumunu baskılamak amacıyla, geleneksel kemoterapi tedavisiyle beraber kullanılabilir.”

“Tedavinin baskılayıcı etkisinin, deneysel meme kanseri metastazı üzerinde değerlendirilmesi ve bu ölçüde, 4. aşama meme kanseri tedavisindeki potansiyeli; ileri klinik öncesi modellerde, kemoterapiyle destekleyici şekilde birleştirilmesini gerektirecektir” diye yazıyor takım.

“Tedavinin klinik öncesi etkileri üzerinde çalışma yapmak için, FDA tarafından onaylanmış ilaçları kullandığımızdan; klinik bir aktarımın yapılması mümkün olabilir.”

Araştırma, Cancer Cell bülteninde yayınlandı.

 

 

 

 

ScienceAlert

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz