Ay’da Neden Olması Gerekenden Daha Az Krater Var? İşte Sebebi

0
Ay yüzeyindeki Krater 308. Fotoğraf: NASA

Ay’ın yaklaşık 4,5 milyar yıllık tarihinde zor zamanlar geçirdiğini görmek için sadece yüzeyine bakmanız yeterli. Fakat yapılan yeni bir çalışmada Ay’a, ilk zamanlarda yüzeyinde görülenden çok daha fazla asteroidin çarptığı öne sürülüyor.

Yeni araştırmada bilim insanları, Ay’da meydana gelen en eski çarpışmalardan bazılarının neredeyse görünmez izler bıraktığını, çünkü bu cisimlerin daha yumuşak bir yüzeye çarptığını öne sürüyor. Bu yüzeyin ise, soğuyup katılaşmadan önceki gençlik zamanlarında Ay’ı kaplayan küresel bir magma okyanusu olduğu belirtiliyor.

Neredeyse hiç kalıcı iz bırakmayan ve nispeten yumuşak olan bu çarpışmalar, Ay’ın günümüzdeki görüntüsünün, ilk bir milyar yıl civarında uydunun başına geldiği düşünülen şeylerle neden uyuşmadığını açıklayabilir.

Avustralya’daki Curtin Üniversitesinde çalışan gezegen bilimci Katarina Miljkovic şöyle açıklıyor: “Çarpışma havuzları şeklinde adlandırılan bu büyük çarpışma kraterleri, jeolojik tarihin sonraki dönemlerinde oluşanlara kıyasla farklı görünen kraterler meydana getirmiş olmalı. Söz konusu kraterler, Ay’daki magma okyanusunun dört milyar yıldan uzun süre önce katılaşması sırasında oluşmuş.”

Ay’da eskiden küresel bir magma okyanusunun bulunması, yeni ortaya atılan bir fikir değil. Fakat yeni araştırmada, magma ile asteroit çarpışmalarının muhtemel zaman aralığında daha derinlere iniliyor ve bunlar, o zamanlar Güneş Sistemi’nde olanlara yönelik bildiğimizi düşündüğümüz şeylerle hizalanmaya çalışılıyor.

Güneş Sistemi modellemelerinden tutun da, Apollo astronotlarının yüzeyden aldığı kayalardaki çarpışma şoklarına ait kayıtlara kadar, Ay oluştuktan beri başına neler geldiğine dair birden fazla ipucu var.

Bazı çalışmalarda, kaynayan magma göllerinin 200 milyon yıl kadar devam etmiş olabileceği öne sürülüyor. Bu son araştırma ise söz konusu durumun, erken dönemlerde gerçekleşen büyük bir asteroit bombardımanına ilişkin öne sürülen tarihlerle nasıl uyuşacağını gösteriyor.

“Ay’daki magma gölünün katılaşmasına yönelik zaman aralığı, farklı çalışmalarda önemli ölçüde değişiklik sergiliyor” diyor Miljkovic. “Fakat bu aralık, Güneş Sistemi evriminin en erken dönemlerine özgü büyük çarpışma bombardımanının bir kısmını kapsayacak denli uzun olabilir.”

“Ay yaşlanıp yüzeyi soğudukça sertleşiyor ve bu bombardımanın bıraktığı izler, uzaktan algılama cihazlarıyla daha fark edilir oluyor.”

Tüm bunlar, Güneş Sistemi’mizin bugünkü haline nasıl geldiğini; buradan da gezegenlerin aslında nasıl oluştuklarını ve içinde bulundukları özgün duruma nasıl geldiklerini belirlemede büyük önem taşıyor.

İşin içinde bilinmeyen bir şeyin bulunduğunu bilmek bile (Ay’daki kraterleşme kaydına yönelik yürütülen önceki değerlendirmelerde kaç asteroit çarpışmasının ıskalandığı gibi), milyonlarca yıl önce neler olduğuna ilişkin modellerin geliştirilmesine yardımcı olur.

Ay ile bu kadar yakın komşular olduğumuzdan, kendisinin başına gelen herhangi bir şey Dünya’da da bir miktar etki meydana getirmiş olabilir. Böylelikle, gezegenimizin ve üzerindeki yaşamın nasıl bu hale geldiği daha iyi anlaşılır.

“Elde ettiğimiz bulguların tercüme edilmesi, gelecekteki araştırmalarda Dünya’nın ilk zamanlarında gerçekleşmiş olabilecek çarpışmaların ve bu çarpışmaların gezegenimizin evrimini nasıl etkilemiş olabileceğinin anlaşılmasına yardımcı olacak” diyor Miljkovic.

Araştırma Nature Communications bülteninde yayımlandı.

 

 

 

 

Yazar: David Nield/ScienceAlert. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz