Bir Köpek Balığıyla Dövüşme İhtimaliniz Çok Düşük; Fakat Lazım Olursa Diye, İşte Yapmanız Gerekenler

0
Bazı şehirlerde sahile gidenler köpekbalığı faaliyetine karşı uyarılır. Bu yüzden bir yolculuk planlamadan önce belediyelerin internet sitelerini ve yerel haberleri kontrol edin. Fotoğraf: Gerald Schömbs/Unsplash

Bir insanın sizi ısırması daha muhtemel.

Su yüzeyinden geçen bir yüzgeç, yüzeyin altında parlayan siyah gözler ve beyaz dişler, dalgaların altında sessizce süzülen pürüzsüz bir gövde… Bu şey ne mi? Plaj müdavimlerinin kâbusu!

Yüzmek istediğiniz bir sahil, ara sıra köpekbalığı faaliyetinin artması sebebiyle kapatılabilir. Fakat gerçekte, derinlerin bu görkemli canlılarıyla son derece nadir karşılaşılır; hatta öyle ki, böcek sokmasına yenik düşen veya yıldırım çarpan kişilerin sayısı bile daha fazladır.

Fakat köpekbalıklarının bölgesinde (ör. okyanusta) çok uzun zaman geçirecekseniz, paletlerinizi giymeden önce biraz bilgi edinmenin zararı olmaz. Böylece, bu aşırı büyük balıklardan birini tespit etmeniz durumunda zararı en aza indirmek için tam olarak ne yapmanız gerektiğini bilirsiniz.

Köpekbalıklarıyla karşılaşmak nadir bir durumdur

Öncelikle, herhangi bir köpekbalığıyla karşılaşmak nadir yaşanan bir olaydır. Ölümcül olaylar ise çok daha nadirdir. Her yıl dünya çapında sadece beş civarı insan köpekbalıkları sebebiyle hayatını kaybeder. Dolayısıyla köpekbalıklarının sizi öldürme ihtimali, hayatınız boyunca 3.700.000’de 1’dir. Bu durum, düşme veya su altı akıntısı sebebiyle ölme olasılığınızın köpekbalığı ısırığıyla ölme ihtimalinizden daha yüksek olduğu anlamına geliyor.

Deniz araştırmaları için ortak destek hizmeti sağlayan Field Laboratuvar Danışmanlığı şirketinin eş kurucusu ve deniz biyoloğu olan Kristine Stump, “Sizi öldürme olasılığı köpekbalıklarından daha yüksek olan bir sürü şey var” diyor. “Benim en sevdiğim, bir New York’lunun sizi ısırma ihtimalinin köpekbalığınınkinden daha yüksek olması.”

Üstelik Stump bu işleri biliyor. Kendisi her gün bu canlılar hakkında araştırma yapıyor, diğer insanlara eğitim veriyor ve onlar ile etkileşim kuruyor. Hatta şimdiye kadar bir kez ısırılmış bile; yıllar önce ufak bir limon köpekbalığını tutarken yaşanan küçük bir çimdikleme olayıymış bu.

Ölümcül olmayan ısırık tehlikesi bile düşük: 2020 yılında dünya çapında toplam 57 tahriksiz köpekbalığı saldırısı kayda geçmiş. ABD, Florida eyaletiyle birlikte bu karşılaşmaların en sık (33) yaşandığı yer olmuş. Kilometrelerce uzunluktaki sahilleri ve yoğun göç rotaları düşünüldüğünde, rapor edilen olayların yaşandığı eyalet listesinde (16) Florida’nın başı çekmesine şaşmamalı. Küresel çapta en fazla karşılaşma yaşayan kişiler ise (yine şaşırtıcı değil) sörfçüleri (yüzde 61 veya yaklaşık 34 kişi), yüzücüleri (yüzde 26 veya yaklaşık 15 kişi) ve son olarak şnorkelciler ile scuba dalgıçlarını (her bir kategoride sadece yüzde 4 veya 2 kişi) kapsıyor.

En dikkatli davranılması gereken türler söz konusu olduğunda ise büyük beyazlar, şeritli kaplan köpekbalıkları ve boğa köpekbalıkları, insanlara en fazla tahriksiz saldırı düzenleyen köpekbalıkları arasında geliyor.

Köpekbalıkları neden saldırır

Köpekbalıkları kendilerini birini ısırırken bulduklarında, bunun sebebi sizi atıştırmak isteyen büyük ve kötü etçiller olmaları değildir. “Sizi başka bir şey sanırlar. Kesinlikle hiçbir köpekbalığı türü insanla beslenmez” diyor Stump.

Basitçe ifade etmek gerekirse köpekbalıkları, insanları balık veya fok gibi diğer av biçimleriyle karıştırıyor. Çoğu karşılaşmada ısır ve kaç durumu yaşanıyor. Bunun da sebebi, meraklı köpekbalıklarının sıklıkla bir cismin yenilebilir olup olmadığını görmek için bir test ısırığı icra etmeleri. (Dişlerinde yüksek yoğunlukta sinir reseptörü var.) Eğer yenilebilir değilse, bunu tükürüyor ve yollarına devam ediyorlar. Sizi kesinlikle yemek istemiyorlar; özellikle de çoğu köpekbalığı ortalama bir insandan çok daha büyük olmadığı için. “Hayvanlar genelde kendilerini koruma açısından kendileriyle aynı boyutta olan şeylere saldırmazlar” diye açıklıyor Stump.

Aslında köpekbalıkları mesafelerini korumayı tercih ediyor. Pek çok yüzücü, sörfçü ve sahilci, bölgede köpekbalığı bulunduğunun farkında bile olmuyor. Stump, geçen yıl havadan çekilen videoları anımsadığını söylüyor. Bu videolarda kanocular, bir grup köpekbalığının yanında kürek çekerken görülmüş. İnsanlar, hayvanlardan birkaç kürek uzaklıkta olduklarını fark etmeden kıyıya varmışlar.

Bunun sebebi, köpekbalıklarının sezgileri kuvvetli canlılar olması. İnsanlar ile aynı beş duyunun (beyin ağırlıklarının üçte ikisine kadarı kokuya atanmış) yanında iki duyuları daha var: Bunlar ise elektroalım ve basınç algılama duyuları. Birincisi avlarının kas kasılmalarını algılamalarını ve yönlerini bulmak üzere Dünya’nın jeomanyetik alanlarını tespit etmelerini sağlıyor. İkincisi ise potansiyel bir yemek yakında olduğu zaman sudaki basınç dalgalarını hissetmelerini sağlıyor.

Esasında, “Sizin orada olduğunuzu sizden çok önce biliyorlar” diyen Stump, büyük ihtimalle sizden uzak duracaklarını söylüyor. Eğer gerçekten bir köpekbalığı görmeyi başarırsanız, kendinizi şanslı sayın.

Bir köpekbalığıyla çatışmaktan nasıl kaçınılır

Okyanusta bir köpekbalığıyla rastlaşma ihtimali inanılmaz derecede düşük olsa da, bu olasılığı çok daha azaltmanın yolları var elbet.

Stump ilk olarak insanların balık tuttuğu yerlerin yakınında yüzmekten ya da dalış yapmaktan kaçınmanızı öneriyor. Oltayla balık tutanlar, civardaki bölgeden çok sayıda balık çeken yemler kullanıyor. Karşılığında ise bu büyük balıklarla beslenmek isteyen köpekbalıkları gelebiliyor. Aynı mantıkla, sümsük kuşu veya pelikanlar gibi dalış yapan kuşların mevcudiyeti de yakınlarda köpekbalığı bulunduğunu gösterebilir.

Denizin Derinliklerinde Antik Bir Mega Köpekbalığı Gizleniyor Olabilir mi?

Açık sularda yüzerken her zaman yanınızda biri olsun. Pek çok türün aktif şekilde avlandığı gece, şafak ve alacakaranlık vakitlerinde dalış yapmaktan ve şnorkelle yüzerken, sörf yaparken ya da diğer su sporlarını icra ederken takı takmaktan kaçının. Yansıtıcı özellikler, balık pullarının ışıltısını ve köpekbalıklarının diğer avlarının özelliklerini andırabilir.

Adet kanının köpekbalıklarını çektiğine dair yaygın bir söylenti var. Ancak kimse bunu destekleyen verilere ulaşmamış. Dolayısıyla sırf tampon kullanıyorsunuz diye sudan uzak durmanız gerektiğini düşünmeyin.

Bir köpekbalığıyla karşılaşınca ne yapılmalı

Bir köpekbalığının sizi ısıracak kadar yakına gelme olasılığı çok düşük olsa da, olasılık gerçekleştiğinde bu zorlu sınavı atlatmanıza yardımcı olacak bazı uzman onaylı stratejiler var.

Eğer bir köpekbalığı tehlikeli olabilecek kadar yakında yüzüyorsa, ona tekme atın veya yüzüne bir sopayla, yüzme ayakkabısıyla ve hatta yumruğunuzla vurun. Bunu yapmak, genelde köpekbalığının ters yönde kaçması için yeterlidir. Köpekbalığı ayrıldığında, sudan mümkün olduğu kadar çabuk çıkın; ikinci veya üçüncü bir saldırıda geri adım atmaya o kadar istekli olmayacaktır. Kıyıya veya yakındaki bir bota yavaş ve sakin bir şekilde yüzerken, hayvan hâlâ etrafta geziyor mu diye bakın.

Eğer bir köpekbalığı scuba dalışı yaparken size saldırgan şekilde davranıyorsa (size doğru hızlanıyor, sırtını kamburlaştırıyor, yan yüzgeçlerini alçaltıyor, hızlı bir zig zag veya yukarı aşağı hareketle yüzüyorsa), hayvanın size ulaşabileceği açı miktarını azaltmak için sırtınızı bir resif veya büyük bir kaya parçasına verin. Eğer böyle bir seçenek yoksa, bota ulaşana kadar dalış arkadaşınızla sırt sırta yüzeye doğru yavaşça yüzün.

Eğer bir köpekbalığı sizi ısırırsa (muhtemelen bir uzvunuzdan ısıracaktır) ve hemen bırakmazsa, gözleri ve solungaçları gibi hassas bölgelerine vurarak karşılık verin. Eğer herhangi bir tür yara alırsanız, Stump buna diğer yaralar gibi davranmanızı öneriyor: Sudan çıkın, ilk yardıma odaklanın, kanamayı durdurun ve daha ciddi müdahale için hastaneye gidin.

Sözün özü, köpekbalığı korkusunun sizi okyanustaki tatilin keyfini çıkarmaktan alıkoymasına izin veremezsiniz. Akıllıca yüzün, sorumlu biçimde eğlenin ve bir köpekbalığından ziyade otel tuvaletinin size zarar verme ihtimalinin daha yüksek olduğunu unutmayın.

 

Yazar: Alisha McDarris/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz