İnternetin her yerde bulunduğu ve bir sürü sosyal medya sitesinin olduğu günümüzde, sanki binlerce arkadaşımız olabilir diye düşünüyoruz. Fakat ünlü İngiliz antropolog (insan bilimci) Robin Dunbar’ın elde ettiği veriler, bunun tersini söylüyor. 2016 yılında yayımlanan bir rapora göre, yaşamlarımız her ne kadar bağlantılı olsa da, aynı anda sadece beş yakın arkadaşlığı devam ettirebiliyoruz.
Dunbar’ı daha önce duymadıysanız, kuramlarından biri tanıdık gelebilir: Dunbar Sayısı’na göre ortalama bir insan, herhangi bir istikrar seviyesinde sadece 150 civarı sosyal arkadaşlık sürdürebiliyor. Dunbar, bu defa ortalama bir bireyin kaç tane ‘en iyi’ arkadaşı olabileceğini analiz ediyor.
Bu 150 civarı arkadaşın bir kısmının diğerlerinden daha yakın olması, kulağa mantıklı geliyor. Örneğin bu 150 kişiyle çok samimi olsak bile, en samimi düşüncelerimizi hepsine dökmüyoruz. Dunbar’ın araştırmasına göre bu yakın sosyal çevreler, yaklaşık beş kişi derinliğinde oluyor; sürdürebildiğimiz ufak arkadaş ordusu düşünüldüğünde, kayda değer bir düşüş bu.
Arkadaşlık sınırı, en yakın arkadaşların yer aldığı bu çevreden itibaren genişliyor. Bir sonraki arkadaş çevresi (epey yakın olduğunuz kişiler), ortalama 10 kişiden oluşuyor. Bunun ardından, çok daha düşük yakınlığınızın bulunduğu arkadaş grubu geliyor ve o da 35 kişiye çıkıyor.
Nihai ve en uzak grup ise 100’lük halinde geliyor ve listeyi 150’ye yuvarlıyor; yani Dunbar Sayısı’na göre en yüksek miktara.
Dunbar ve diğer araştırmacılardan oluşan bir takım, bu kanıya varmak için Avrupa’da yer alan ve ismi verilmeyen bir ülkede 35 milyon kişi arasında yapılan 6 milyar telefon çağrısının verilerini incelemiş. Kümeleme algoritmaları kullanılarak, kalıplar tespit edilmiş (ör. geri dönüş yapılan karşılıklı çağrılarda) ve sosyal katmanların her biri için rakamlara ulaşılmış.
En fazla çeşitlilik, ortada yer alan iki katmanda bulunmuş (10 ve 35’lik). Araştırmacılara göre bu durum, içe dönükler ile dışa dönükler arasındaki bir farklılığı akla getiriyor; ya da zamanla değişen arkadaşlıkların bir sonucunu…
Araştırmacılar, düzenli şekilde geri dönüş yapılmayan çağrıları eleyerek ticari çağrıları dışarıda bırakmaya çalışmış. Ayrıca, telefonlarını fazla kullanmayan kişileri de elemişler; çünkü bu kişiler, sosyal gruplarıyla büyük ihtimalle başka şekillerde etkileşim kuruyor. (Bu arada en çok arama yapanlar, her gün ortalama 40 defadan fazla çağrı yapmış; oldukça büyük bir başarı.)
Araştırmacılar ayrıca, kişinin sosyal etkileşimlerinin genelde telefon görüşmelerinden fazlasını kapsadığını da belirtiyor. O yüzden, sadece bu verilerden sağlam kanılara ulaşmak zor görünüyor.
Bununla beraber söz konusu çalışmada kullanılan veriler (2007 yılından), günümüzde yaygın şekilde kullanılan akıllı telefonların çıkışından ve çevrimiçi sosyal ağların hızlı yükselişinden öncesine dayanıyor. Bu yüzden, daha güncel etkiler ve komplikasyonlar hesaba katılmamış çünkü yaygın olarak kullanılmıyorlarmış.
“Katmanlı bir yapıya yönelik kuvvetli bulgulara ulaştık” diye yazıyor araştırmacılar makalede. “Fakat ayrık katmanların bulunması halen önemli bir güçlük teşkil ediyor… Sonuçlar, ufak sayıda kümeye işaret ediyor ve dıştaki iki katman için güzel bir destek sunuyor.”
Eğer grubunuza yeni bir kanka eklemeyi düşünüyorsanız, önce başka biriyle aranıza mesafe koymak isteyebilirsiniz.
Araştırma Social Networks bülteninde yayımlandı.
Yazar: Lindsay Dodgson/Business Insider. Çeviren: Ozan Zaloğlu.