Dinozorları Öldüren Felaket Nereden Gelmişti?

0
Sanatçının oluşturduğu bu görselde büyük bir zırhlı dinozor olan Ankylosaurus magniventris, 66 milyon yıl önceki asteroit çarpışmasına şahit oluyor. Canlandırma: Fabio Manucci

66 milyon yıl önce Dünya’ya çarptığında, onlarca kilometre genişliğe sahipti ve tarihi sonsuza dek değiştirmişti.

Bilindiği üzere Chicxulub’a çarpan şey, Meksika açıklarında 150 kilometre genişliğe ve 19 kilometre derinliğe uzanan bir krater bırakmıştı. Meydana gelen yıkıcı etki ani bir kitlesel yok oluşu tetikleyerek, dinozorların hükümdarlığını feci ve beklenmedik bir şekilde sonlandırmıştı. O sıralar Dünya üzerinde yaşayan bitki ve hayvan türlerinin neredeyse dörtte üçü de yok olmuştu.

Bu yıkımı başlatan asteroit veya kuyruklu yıldızın nereden geldiği ve Dünya’yı nasıl bulduğu her zaman merak edilmişti. Şimdiyse Harvard Üniversitesi’nde çalışan bir çift araştırmacı, cevabı bulduklarına inanıyor.

Scientific Reports bülteninde yayımlanan bir çalışmada Profesör Avi Loeb ve astrofizik yoğunlaştırıcı Amir Siraj, bu felaketvari cisim ve benzerlerinin kökeni ile seyahatini açıklayabilecek yeni bir kuram ortaya atıyorlar.

İstatistiksel analiz ve kütleçekimsel canlandırmalar kullanan Loeb ve Siraj, Oort bulutundan (güneş sisteminin kenarındaki bir enkaz küresi) çıkan bir tip kuyruklu yıldıza ait önemli bir parçanın, yörüngesinde ilerlerken Jüpiter’in kütleçekim alanıyla güzergâhının dışına çıktığını ve gelgitsel kuvveti kendini parçalara ayıran Güneş’in yakınına gönderildiğini gösteriyor. Bu durum, Chicxulub (Çiksılıp şeklinde okunuyor) gibi kuyruklu yıldızların oranını artırıyor çünkü bu parçacıklar Dünya’nın yörüngesinden geçip, her 250 ila 730 milyon yıl civarında gezegene çarpıyor.

Harvard Uzay Keşif ve Geliştirme Topluluğu’nun eş başkanı da olan ve New England Müzik Konservatuarı’nda yüksek lisans yapan Siraj, “Temelde Jüpiter, bir nevi langırt makinesi gibi davranıyor” diyor. “Jüpiter kendine doğru gelen bu uzun dönemli kuyruklu yıldızları, onları Güneş’e çok yaklaştıran yörüngelere fırlatıyor.”

Güneş’in yörüngesinde dönmeleri 200 yıldan uzun süren bu uzun dönemli kuyruklu yıldızlar, bu sebeple Güneş’e yakın cisimler şeklinde adlandırılıyor.

“Bu Güneş’e yakın cisimlerde pek erime gerçekleşmiyor. Meydana gelen erime, toplam kütlelerine kıyasla epey ufak bir bölüm. Fakat kuyruklu yıldız Güneş’e çok yakın olduğundan, Güneş’e daha yakın olan kısmı daha uzak olan kısma göre daha kuvvetli bir kütleçekim etkisine maruz kalıyor ve bu durum, gelgitsel bir kuvvet meydana getiriyor” diyor. “Bir gelgitsel bozulma olayı ortaya çıkıyor ve böylelikle Güneş’e çok yaklaşan bu büyük kuyruklu yıldızlar parçalanarak, daha ufak kuyruklu yıldızlara dönüşüyor. Daha ufak boyutlu olan bu kuyruklu yıldızların, yörüngeden çıktıkları zaman istatistiksel olarak Dünya’ya çarpma ihtimalleri var.”

Loeb ve Siraj ‘ın kuramında yapılan hesaplamalar, uzun dönemli kuyruklu yıldızların Dünya’ya çarpma ihtimalini yaklaşık 10 kat artırıyor ve uzun dönemli kuyruklu yıldızların yaklaşık yüzde 20’sinin, Güneş’e yakın cisimler haline geldiklerini gösteriyor. Elde edilen bulgular, diğer gökbilimcilerin araştırmalarıyla da uyuşuyor.

İkili, oluşturdukları yeni çarpışma ihtimalinin Chicxulub’un yaşıyla tutarlılık sergilediğini ve bu asteroit ile buna benzer diğer cisimlerin kökenine yönelik tatmin edici bir açıklama sağladığını iddia ediyor.

Harvard Üniversitesi. Ç: O.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz