Dünya’nın Artık Daha Çok Gölü Var

0
Fotoğraf: dirk von loen-wagner/Unsplash

Dünya çapında 3,4 milyon gölün tespit edildiği benzersiz bir araştırmaya göre gezegenimizdeki göllerin sayısı geçtiğimiz onlarca yıl içerisinde önemli bir artış gösterdi. Ufak göllerin sayısı ise özellikle arttı. Ancak bu göller büyük miktarda sera gazı yayıyor. Yeni gelişme Dünya’nın karbon performansı, küresel ekosistemler ve insanların su kaynaklarına erişimi bakımından büyük önem taşıyor.

Bir gölün dibindeki ölü bitki ve hayvanlarla beslenen bakteri ve mantarlar, dev miktarlarda CO₂, metan, azot oksit ve diğer gazlar yayıyor. Bu gazlardan bazıları atmosfere gidiyor. Söz konusu işleyiş, göllerin sera gazı fabrikaları gibi davranmasına sebep oluyor. Aslında tatlı su gölleri, Dünya’nın atmosferine giden tüm küresel CO₂ fosil yakıt yayılımlarının %20’sinden sorumlu olabilir. Yapılan tahminler, iklim değişimiyle beraber göllerin gelecekte çok daha yüksek oranda sera gazı yayabileceğini akla getiriyor.

Bu göllerin ne miktarda olduğunun, ne kadar büyük olduğunun ve nasıl geliştiklerinin bilinmesi bu yüzden önemli. Bunlar şimdiye kadar bilinmiyordu. Şimdiyse Kopenhag Üniversitesi ve diğer üniversitelerde çalışan araştırmacılar, dünya göllerinin şimdiye kadarki en doğru ve detaylı haritasını sunuyor. Araştırmacılar yapay zekayla birleştirilen yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerini kullanarak, 3,4 milyon gölün haritasını ve bunların son 40 yıldaki evrimini ortaya çıkarmış.

Araştırma, 1984 ve 2019 yılları arasında dünya çapındaki göl yüzey alanlarının 46.000 km²’den fazla arttığını gösteriyor; yani Danimarka’nın yüzey alanından biraz daha fazla.

Nature Communications bülteninde yayımlanan çalışmadaki hesaplara göre bu dönemdeki CO₂ yayılımlarını kapsayan yıllık artış 4,8 teragram (10¹², trilyon) karbona denk. Söz konusu miktar, İngiltere’nin 2012 yılındaki CO₂ yayılımı artışına eş değer.

1 km²’den küçük alanlı ufak göllerin sayısı 1984’ten beri giderek arttı. Araştırmacılara göre bu ufak göllerin miktarındaki artış özel bir önem taşıyor çünkü boyutlarına göre kıyasla en çok sera gazını bu göller yayıyor. Ufak göller toplam göl alanının sadece %15’ini oluştursa da, CO₂ yayılımlarının %25’inden ve metan yayılımlarının %37’sinden sorumlular. Dahası, 1984-2019 arasındaki dönemde göl kaynaklı CO₂ ve CH₄ yayılımlarındaki net artışa %45 ile %59 oranında da katkı yapmışlar.

Jing Tang şöyle açıklıyor: “Ufak göller, genel olarak içlerinde daha fazla organik madde biriktiği ve bu maddeler gaza dönüştüğü için orantısız miktarda sera gazı yayıyor. Ayrıca sıklıkla sığ oluyorlar. Bu sayede gazların yüzeye ulaşıp atmosfere gitmesi daha kolay oluyor.

“Aynı zamanda ufak göller, iklim ve hava durumundaki değişimlerin yanısıra insanların sebep olduğu bozulmalara karşı çok daha hassaslar. Bunun sonucunda söz konusu göllerin boyut ve su kimyası büyük ölçüde dalgalanıyor. Ufak göllerin belirlenip haritalanması önemli olsa da, daha fazla çaba gerektiriyor. Neyse ki bunu yapabilmeyi başardık.”

Yapılan haritalama işlemi, Dünya’nın bu çok miktardaki yeni gölü için iki ana sebep de ortaya çıkarıyor: İklim değişimi ve insan faaliyetleri. Rezervuarlar, artan göl alanının yarısından fazlasından sorumlu (ör. yapay göller). Diğer yarısı ise çoğunlukla eriyen buzullardan veya donmuş haldeki toprakların çözülmesinden meydana gelmiş.

Araştırmacılara göre yeni veri seti, bölgesel ve küresel yönden geniş bir uygulama yelpazesi sunuyor.

“Yeni sera gazı yayılım tahminlerimizi, küresel karbon bütçesini hesaplamaktan sorumlu kişilere; yani BM’nin IPCC iklim raporlarının ardındaki insanlara gönderdim. Küresel yayılım rakamlarını güncellerken bunları da dahil etmelerini umuyorum” diyor Jing Tang.

  • Araştırmacılar çalışmada 3,4 milyon gölün ve bu göllerin boyutlarının 1984-1999, 2000-2009 ile 2010-2019 arasında nasıl geliştiğinin haritasını çıkarmış.
  • Bu çalışmada derlenen GLAKES veri seti, yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerine ve bir derin öğrenim algoritmasına dayanıyor.
  • Veri setine herkes erişebiliyor.
  • Dünya çapındaki bütün göllerin %49,8’i ve toplam göl alanının %23,6’sı, 60’ncı kuzey paralelinin üzerinde yer alıyor.
  • Buzulların erimesi veya donmuş toprakların çözülmesiyle oluşan göller, dünya göl alanının %30’unu meydana getiriyor.
  • Bu tip göllerin en yoğun olduğu bölgeler arasında Grönland, Tibet Ovası ve Rocky Dağları bulunuyor.
  • İncelenen bu dönemde gözlenen bir diğer şey ise göllerin, başka pek çok unsurun yanısıra kuraklık ve su kaynaklarının tüketimi sebebiyle de küçülmesi.
  • Bu tür gözlemler Batı ABD, Orta Asya, Kuzey Çin, Güney Avustralya gibi yerlerde yapılmış.

 

Kaynak: Kopenhag Üniversitesi – Fen Bilimleri Fakültesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz