Gezegenimiz her yıl kuyruklu yıldız ve asteroitlerden gelen tozlarla karşılaşıyor. Atmosferimizden geçen bu gezegenlerarası toz parçacıkları, kayan yıldızlara sebep oluyor. Bunlardan bazıları da mikrometeroit şeklinde yere ulaşıyor. Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS), Paris-Saclay Üniversitesi ve Fransa Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde çalışan bilim insanlarının Fransa Kutup Enstitüsü desteğiyle yaklaşık 20 yıldır yürüttüğü uluslararası bir programda, bu mikrometeoritlerin 5.200 tonunun her yıl Dünya’ya ulaştığı belirlenmiş. Çalışma, 15 Nisan’da Earth & Planetary Science Letters bülteninde yayımlanacak.
Mikrometeoritler, gezegenimize bugüne kadar hep düşmüş. Kuyruklu yıldızlardan ya da asteroitlerden gelen ve bir milimetreden onlarca ila yüzlerce kat küçük olan bu gezegenlerarası toz parçacıkları, atmosferden geçip Dünya’nın yüzeyine ulaşıyor.
Bu mikrometeoritlerin toplanıp analiz edilmesi için Antarktika’nın kalbinde, Adélie Toprağı’nın 1.100 kilometre açığında bulunan Franko-İtalyan Konkordiya (Tepe C) istasyonu yakınlarına son yirmi yıl boyunca altı sefer düzenlenmiş. Tepe C, düşük hızda gerçekleşen kar birikimi sebebiyle ve karasal tozun neredeyse hiç bulunmaması yüzünden uygun bir toplama noktası.
Araştırmacılar yaptıkları bu seferlerde, (boyutları 30 ila 200 mikrometre arasında değişen) yeterli miktarda dünya dışı parçacık toplamış ve Dünya’da her yıl metrekare başına biriken kütleye karşılık yıllık akış miktarını ölçmüş.
Bu sonuçlar tüm gezegene uygulandığında, mikrometeoritlerin toplam yıllık akış miktarı 5.200 tona karşılık geliyor. Gezegenimizdeki dünya dışı maddenin ana kaynağı olan bu akış, (yıl başına on tondan az miktarda akım meydana getiren) gök taşları gibi daha büyük cisimlerin çok ötesinde.
Mikrometeorit akışı üzerinde kuramsal tahminlerle yapılan bir karşılaştırma, çoğu mikrometeoritin (%80) muhtemelen kuyruklu yıldızlardan geldiğini, geri kalanının ise asteroitlerden geldiğini doğruluyor.
Elde edilen değerli bilgilerle, bu gezegenlerarası toz parçacıklarının Dünya’nın ilk zamanlarındaki su ve karbonlu molekülleri besleme bakımından ne gibi roller oynadığı daha iyi anlaşılacak.
Kuyruklu yıldızlar, toz ve buzdan meydana geliyor. Çok uzak mesafelerden, Kuiper kuşağından gelip Güneş Sistemi’nin uzak kısımlarına gidiyorlar. Kuyruklu yıldızlar Güneş’e yaklaştıkça, buzlarının süblimleşmesi sebebiyle faaliyete geçiyor ve toz yayıyorlar.
Asteroitler ise temelde birkaç yüz metreden birkaç kilometreye kadar ulaşan kayalık bir cisimden oluşuyor. Bu cisimlerin büyük bölümü, Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağında yer alıyor.
Kaynak: Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.