Duygusal Hafızamızın Gücünü Ortaya Çıkarırken

0
İnanması zor olabilir ama baktığınız şey, bir anının görüntüsü. Bu görüntüde mavi noktalar olumlu hafıza hücreleriyken, kırmızı noktalar ise olumsuz hafıza hücreleri. Beyinde engram isimli hücre ağları şeklinde bulunan anılar, beyin boyunca depolanıp işleniyor. burada gösterilen anılar, bir farenin hipokampüs bölgesinde yer alıyor. Fotoğraf: Stephanie Grella

Farkına varmamış olabilirsiniz fakat bir anıyı ne zaman hatırlasanız (bisiklete ilk bindiğiniz veya lise mezuniyet balonuza gittiğiniz zaman gibi), beyniniz o anıyı çok hafif derecede değiştiriyor. Bu durum, neredeyse bir Instagram filtresi eklemeye benziyor: Her hatırlamayla birlikte detaylar kapatılıyor ve bilgi güncelleniyor ya da kayboluyor.

Boston Üniversitesinde çalışan sinirbilimci Steve Ramirez, “Geçmiş deneyimlerimize farkında olmadan filtre uyguluyoruz” diyor. Filtrelenmiş bir anı esas anıdan farklı olsa bile, çoğu zaman temel tablonun ne olduğunu bildiğinizi söylüyor.

Boston Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde yardımcı psikoloji ve beyin bilimleri profesörü olan Ramirez, “Hafıza, geçmişin video şeklinde kaydedilmesine pek benzemiyor” diyor. “Daha çok yeniden inşa edilen bir şey.” Hafızanın bu şekil verilebilen doğası, hem bir lütuf hem de bir lanet. Yanlış detayları hatırlarsak kötü. Ancak beyinlerimizin anılara şekil verip onları güncelleyerek etkilerini azaltma kabiliyetine sahip olması iyi bir şey. Özellikle de bu anılar korkutucu veya travmatik şeylerse.

Peki anılarımızın bu şekil verilebilir doğasını kendi lehimize çevirip, bunu depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi zihinsel sağlık bozukluklarını tedavi etmede kullanmak mümkün olsaydı? İşte Ramirez ve araştırma takımının yapmaya çalıştığı şey de tam olarak bu. Farelerde yıllardır hafızayı inceleyen araştırmacılar, beynin olumlu ve olumsuz anıları nerede sakladığını bulmakla kalmamış; aynı zamanda daha mutlu olan diğer anıları yapay biçimde uyararak olumsuz anıların etkisini nasıl azaltacaklarını da keşfetmişler.

“Bu zihinsel bozuklukların bazılarının çözümü halihazırda beyinde olabilir miydi? Ayrıca bu noktaya varmanın yollarından biri de hafıza mıydı?” diyor Ramirez. Ramirez ve araştırma takımı, Communications Biology bülteninde yayımladıkları iki yeni makalede duygusal anılarımızın gücünü ve yaşadığımız deneyimler ile onları işleme şeklimizin beyinde nasıl gerçek ayak izleri bıraktığını gösteriyorlar.

 

Yazar: Jessica Colarossi/Boston Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz