“Bırak artık şu telefonu!”, “Artık oyun oynamak yok!”, “On dakika daha izle, tamam!”
Mobil internet çağında büyüyen çocuklar bunların hepsini duymuştur. Bu sözler genelde aşırı kullanımın oluşturabileceği uzun vadeli sorunlardan korkan iyi niyetli ebeveynlerce dile getiriliyor.
Fakat Boulder Colorado Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışma, bu gibi kısıtlamaların hayatın sonraki dönemlerindeki teknoloji kullanımı üzerinde düşük etki gösterdiğini ve yaygın, uzun süreli “teknolojik bağımlılığına” yönelik korkuların abartılıyor olabileceğini öne sürüyor.
Çalışmanın baş yazarı ve Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde sosyoloji profesörü olan Stefanie Mollborn, “Ergenlik zamanında teknolojiye bağımlı olan ve genç yetişkin oldukları zaman bağımlı kalan fazla insan var mı? Bizim araştırmamızın verdiği cevap, ‘hayır'” diyor. “Erken dönemlerde teknoloji kullanımı ile sonraki dönemlerde teknoloji kullanımı arasında yalnızca zayıf bir bağlantı olduğunu ve ebeveynler olarak yaptığımız şeylerin, zannettiğimiz kadar etkili olmadığını bulduk.”
Yaklaşık 1.200 genç yetişkin üzerinde yapılan bir anketin analiz edildiği ve 56 kişiyle de kapsamlı mülakatların gerçekleştirildiği çalışma, bu gibi veriler kullanılarak dijital teknoloji kullanımının çocukluktan yetişkinliğe kadar nasıl evrimleştiğinin incelendiği ilk araştırma.
Veriler salgından önce toplanmış ve milyonlarca öğrenci okula internetten katılıp sosyalleşmeye mecbur bırakılınca, bu durum teknoloji kullanımında çarpıcı artışlarla sonuçlanmış. Fakat çalışmanın yazarları; bulguların, ekran başında geçirilen tüm bu fazladan zamandan endişe duyan ebeveynleri biraz rahatlatması gerektiğini söylüyor.
Lisa Marshall/Boulder Colorado Üniversitesi. Ç: O.
