Bize sorarsanız, doğadaki evrimsel süreci en başarılı olan canlılar yine bizleriz. Peki bu alçak gönüllülüğümüz(!) gerçekçi mi? Gelin birlikte inceleyelim.
Ayak
Dizlerimiz ve ayaklarımız, atalarımızın tırmanıcı olmasından dolayı tırmanmayı kolaylaştıracak ufak ve oynak kemikler içeren uzuvlardan evrimleşti. Bu ufak kemikler, atalarımızın dalları kavramasını ve birşeyleri yakalamasını kolaylaştırmıştı. Oysa bizler, bir ağaca tırmanırken kendimizi onlar kadar güvenli hissedemiyoruz çünkü artık o kemiklere sahip değiliz.
Bağışıklık Sistemi
Parazitlerle aramızdaki ilişki uzun yıllara dayanıyor. Örneğin artık kancalıkurtlara alıştık, onlar da bizlere alıştı. Ancak böyle bir ilişki bizim doğamıza pek de uygun değil. Belki de bu yüzden, zararsız bir parazitle karşılaşsak dahi bağışıklık sistemimiz gereğinden fazla tepki veriyor ve bu hiç de iyi bir şey değil.
Metabolizma
Evrimsel süreç açısından bol kalorili besinleri sevmek gerçekten avantaj sağlar. Ancak 21. yüzyılın insanlarını metabolizması için bu pek de avantajlı değil. Ne yazık ki obezitenin en büyük nedenlerinden birsi de bu besinler. Evrim de böyle bir soruna kısa zamanda çözüm bulamıyor. Örneğin 9000 yıldır ineğin sütünden yararlanan bir popülasyonun şu anda ancak %90nı sütün içerisindeki laktozu sindirebiliyor.
Pelvis (Alt Karın)
Kadınlardaki pelvis bölgesi, büyük beyinli bir insan yavrusu için çok dar, bu da doğum esnasında bebek için risk anlamına geliyor. Neyse ki evrimleşmiş olan beynimiz bu soruna da çareyi buldu.