Av karşı koyuyor.
Dünya çapındaki pek çok yerde, başka yerden getirilen türler yüzünden yerli hayvan nüfusları önemli ölçüde azaldı. Özellikle Avustralya gibi ayrık kara parçalarında, pek çok tür artık sadece soyutlanmış bölgelerde bulunuyor.
Fakat araştırmacılar şimdi hayvanların bu yırtıcılardan sakınmaları için ‘eğitilebileceğini’ ve bu sayede doğada artık kolay hedef olmayacaklarını düşünüyor.
Avustralya’daki New South Wales Üniversitesi’ndeki (UNSW) baş araştırmacı Katherine Moseby şöyle söylüyor: “Avustralya’nın yerli türleri, kediler ve tilkiler ile birlikte evrimleşmedi ve bu sebeple öldürülmekten kaçınmalarına yardımcı olabilecek davranışı öğrenmediler.”
“Tehlike altındaki türleri korumalı arazilerden ve adalardan dışarı çıkarıp yeniden doğaya sunmanın çoğu zaman başarısız olmasının sebebinin, avların bu saflığı olduğu düşünülüyor.”
UNSW’deki araştırmacılar, Avustralyalı bir marsupiyeli (bettong veya Bettongia lesueur) kullanarak, kedilerin avcı olarak bulunduğu bir bölgeye yeniden getirilen nüfusun nasıl tepki gösterdiğini araştırdılar.
Bettonglar bir zamanlar kıtanın tamamındaki (Avustralya’nın tamamında bulunan) en yaygın makropodiform memeliydi (kanguruların da içinde bulunduğu bir marsupiyel alttakımı), fakat artık sadece açık denizdeki adalarda veya özel olarak çitle ayrılmış arazilerde yaşıyorlar.
“Çalışma fikri, kedileri ve tilkileri Avustralya’dan tamamen çıkarmamızın muhtemel olmamasıyla yüzleşmemizden geldi,” diyor Moseby.
“Avların saf olması konusunu ele almak için, öğrenmeyi ve doğal seçilimi teşvik etmek amacıyla yerli hayvanları, doğada bulunan ve başka yerden getirilmiş düşük yoğunluktaki avcılara maruz bırakmaya karar verdik.”
Araştırmacılar, 352 tane bettongu alıp onları dört adet kısırlaştırılmış erkek kedinin bulunduğu, 26 kilometre karelik etrafı çevrili bir çayıra koydular. Bir diğer grup ise, kontrol grubu olarak içinde kedi bulunmayan benzer bir çayıra yerleştirildi.
UNSW’deki takım 18 ay boyunca bunların ne kadar tetikte oldukları ve kendilerine yaklaşıldığı zaman ne kadar hızlı tüydükleri gibi avcı karşıtı davranışları araştırdı.
Araştırmacılardan biri olan UNSW’den Rebecca West şöyle söylüyor: “Hayvanların avcılardan kaçınmaları amacıyla eğitildiği önceki girişimler, laboratuvarlarda veya esaret altında hayvanların görüntülere, modellere veya gerçek avcılara maruz bırakılmasıyla yürütülmüştü. Fakat bu yaklaşımlar hayatta kalma oranını nadiren artırıyordu.”
“Avcı sayılarını kontrol ederek hayvanların doğada eğitilip, bu sayede yerli hayvanların bütün nüfusları yok olmadan bir öğrenme şansına sahip olup olmayacaklarını görmek istedik.”
Araştırmacılar, bu türden bir deneyin doğada ilk defa yürütüldüğünü ve esaret altındaki hayvanlardan farklı olarak, bettongların etkili bir şekilde öğrendiklerini anladılar.
“Bettongların bulunduğu kontrol grubuyla karşılaştırıldığı zaman, kedilere maruz bırakılan bettonglara yaklaşmanın daha zor olduğunu, kapana kıstırıldıkları zaman daha fazla gizlenme davranışı sergilediklerini ve beslendiklerini zaman uyanıklıklarında artış göstermeye başladıklarını bulduk,” diyor West.
“Bizim sonuçlarımız, gerçek avcıya maruz bırakmanın davranışı değiştirebildiğini gösteriyor.”
Bunlar takım için son derece iyi haberler, fakat bunun sihirli bir çözüm olmadığını da belirtiyorlar.
“Avcıya maruz bırakma eğitimi, doğadaki hayatta kalış oranını artırana kadar birçok nesil geçebilir fakat bizim sonuçlarımız, tehlike altındaki yerli türlerimizin başka yerden getirilen avcılarla gelecekte bir arada yaşamasına olanak sağlamak amacıyla doğru yönde atılan olumlu bir adımı gösteriyor,” diyor West.
Bu çalışma, bettong gibi nesli tehlike altındaki türlerin sonunda kendi doğal yaşam alanlarına dönebilmesi konusunda umut sağlıyor.
Araştırma Journal of Applied Ecology bülteninde yayınlandı.
Bu arada, eğer bu tatlı şeylerin video görüntülerine bakmak istiyorsanız, araştırmacılar bettong gözleminin aşağıda görebileceğiniz bir videosunu birleştirdiler.
ScienceAlert