Zaman, Büyük Patlamadan Önce De Mevcut Olabilirdi

1

Genel göreceliğin doğrudan biçimdeki bir yorumuna göre; Büyük Patlama, ‘her şeyin’ başlangıcı değildi.

Araştırmacılardan oluşan bir takım, Einstein’ın meşhur denklemlerini olduğu gibi alıp, mümkün olduğu kadar az varsayım yapmış ve bunun sonucunda Evren’deki zamanı geri sararak, zamanın bu durumda hiçbir biçimde durma noktasına gitmeyeceğini ve bizi, ters çevrilmiş bir evrende farklı bir başlangıca götüreceğini keşfetmiş.

Büyük Patlama konusundaki bütün bu yaygarayı anlamak için, biraz geriye giderek, fizikçilerin bunun niçin her şeyin başlangıcı olmayabileceğini düşündüğünü anlamamız gerekiyor.

Yaklaşık 90 yıl önce, Georges Lemaître isimli Belçikalı bir gökbilimci, uzak galaksilerden gelen ışığın hareketinde gözlenen değişimlerin, Evren’in genişlediği anlamına geldiğini öne sürmüştü. Eğer daha büyük hale geliyorsa, önceden daha küçük olmalıydı.

Saati (yaklaşık 13.8 milyar yıl kadar) geri almaya devam ettiğimizde, uzayın inanılmaz ölçüde küçük bir hacme hapsolduğu ve tekillik adıyla bilinen bir noktaya ulaşırız.

Stephen Hawking, Zamanın Başlangıcı adıyla verdiği bir derste şöyle açıklamıştı: “Bu noktada; Büyük Patlama, evrendeki bütün maddeler, birbirinin üstünde durmuş olmalıydı. Sonsuz bir yoğunluk olmuş olmalı.”

Fizikçilerin, boş uzayın hiçliğini tanımlarken kullandığı birkaç model var. Einstein’in genel göreceliği de bunlardan biri. Bu kuram; kütleçekimini, Evren’in temel yapısının geometrisiyle olan bağlantısıyla açıklıyor.

Hawking ve matematikçi Roger Penrose tarafından ortaya atılan kuramlar, sonsuz biçimde sınırlanan bir ölçekte (bir tekilliğin içinde olduğu gibi), genel görecelik denklemlerinin çözümünün kusurlu olacağını söylüyor.

Genel anlamda, fiziğin tekillikte bozulduğu söyleniyor. Bu durum, fizikte hâlâ mantıklı olan ne kadar az şeyi açıklığa kavuşturabildiğimizi söyleyen çeşitli tahminlere yol açıyor.

Hawking, daha geçenlerde Neil deGrasse Tyson ile yaptığı bir röportajda, Büyük Patlama’nın uzay-zaman boyutlarını Güney Kutbu’na benzettiğini söyleyerek kendi kararını açıklamıştı. “Güney Kutbu’nun daha güneyi yoktur, bu yüzden Büyük Patlama’dan önce ortada hiçbir şey yoktu” demişti.

Fakat diğer fizikçiler, Büyük Patlama’nın ötesinde de bir şeyler olduğunu iddia ediyorlar. Bazıları, diğer tarafta ayna bir Evren’in olduğunu ve orada zamanın tersine aktığını öne sürüyor. Başkaları ise, geri seken bir Evren’in olabileceğini söylüyor.

Fizikçi Tim A. Koslowski, Flavio Mercati ve David Sloan ise biraz farklı bir yaklaşım sergileyerek yeni bir model ortaya atıyor ve bu bozulmanın, genel görecelik ile tanımlanan belirli bir noktadaki niteliklerin çelişmesinden kaynaklandığını belirtiyorlar.

Kuram, gözlemlediğimiz Evren’in, en başta mecburî olarak bu noktaya nasıl geldiğini belirtmiyor.

Araştırmacılar, bütün tekillik meselesinde geriye çekilerek, daralan mevcut uzay modelini yeniden yorumluyorlar ve bunu da, uzay-zaman haritasından, haritanın içindeki ‘şeyleri’ ayırarak yapıyorlar.

Oxford Üniversitesi’nde fizikçi olan Sloan, şöyle söylüyor: “Evren’in içeriden nasıl göründüğünü belirleyen niceliklerin davranışını hesaplarken, sorunlu olan bütün ifadelerin konuyla alakasız olduğu ortaya çıkıyor.”

Esasında bu durum; fiziğin, üzerinde durduğu zemin yön değiştirirken bozulmamış halde kaldığı bir Büyük Patlama tanımına tekabül ediyor.

Takım, bunu bir tekillik olarak adlandırmak yerine; ismini iki yüzlü Roma tanrısından alan, Janus Noktası şeklinde adlandırıyor.

Evren’i meydana getiren maddelerin bağıl konumları ve ölçekleri; biz zamanı geriye doğru sararken düzleşip, iki boyutlu bir yassı haline geliyor. Janus Noktası’ndan geçen bu yassı, tekrar 3 boyutlu hale geliyor fakat bu, yalnızca sondan başa doğru oluyor.

Bunun ne anlama geldiğini fiziksel terimlerle anlatmak kolay değil; fakat araştırmacılar bunun parçacık fiziği simetrisinde derin sonuçlarının olabileceğine, hatta esasen antimaddeye dayalı bir Evren bile oluşturabileceğine inanıyorlar.

Ters çevrilmiş Evren görüşü yeni bir şey olmasa da; tekillik sorununun etrafında bu şekilde çalışma yapmak, yeni bir yaklaşım.

“Biz yeni ilkeler sunmuyor, Einstein’ın genel görecelik kuramında yeni değişiklikler yapmıyoruz; bunları sadece, nesnelerin üzerindeki yorumlarda yapıyoruz” diyor Sloan.

Bu tartışmanın gelecekte daha da alevleneceğine kuşku yok. Kim bilir? Belki de Janus Noktası’nın öbür tarafındaki ayna Evren’de, belli bir zamanda buna benzer bir tartışma yaşanıyordur.

Araştırma, Physics Letters B bülteninde yayınlandı.

 

 

 

 

ScienceAlert

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz