Sigara İçenler, Sadece Dışarıda İçseler Bile İç Mekanlarımızdaki Havayı Kirletiyorlar

0

Gizlenecek hiçbir yer yok.

Sigara içmek isteyenleri dışarı göndermek, diğer insanları bir akciğer dolusu kanserojen madde almaktan kurtarıyor, ancak sayıları giderek artan bulgular, bu kişilerin dumanından kaçmanın sandığımız kadar kolay olmadığını gösteriyor.

Kumaşlara ve diğer yüzeylere tutunan ‘üçüncü el’ duman parçacıklarının zarar vermeye devam edebiliyor olması, giderek netlik kazanıyor. Yapılan yeni araştırma, bunların yeniden ve kolay bir şekilde havalanabileceğini ve normalde dumansız olduğunu düşündüğümüz alanlara gidebileceğini gösteriyor.

ABD’deki Drexel Üniversitesinde çalışan araştırmacılar, üniversitedeki boş ve dumansız bir sınıfın havasını incelediler.

Fakat hava, beklediğiniz kadar dumansız değildi. Takım, sigara dumanı imzası taşıyan bileşenlerin, ortamda gezindiklerini keşfetti.

Tütün ayrosollerinin bulunduğu yakın noktalardan birinde, sigara içenlerin dışarı çıktığı, yaklaşık 20 metre uzaklıktaki bir balkon yer alıyordu.

Civardaki bir başka muhtemel kaynak, aynı ısıtma ve havalandırma borularını paylaşan bir ofis bölgesiydi.

Suçlu ne olursa olsun, dumansız olarak tayin edilmiş alanlardan gelen ve muhtemelen zehirli olan parçacıkları elemek için, uzaklığın ve birkaç duvarın yeterli olmadığı açıktı.

Mühendis Michael Waring şöyle söylüyor: “Pek çok kamusal alanda sigara içme kısıtlaması bulunuyor; bunlar arasında kapı girişinden uzakta yer alan bölgeler, sigara içilmeyen binalar ve bazı üniversite yerleşkelerinde uygulanan tam sigara yasağı yer alıyor. Bu sigara içme kısıtlamaları, genelde sadece; sigara içmeyen insanları ikinci elden dumana maruz kalmaktan korumaya yönelik oluyor.”

Araştırmacılar, sınıftaki atmosferi süzdüler ve boyutları mikrometre altında olan parçacıkları elediler.

Bu maddelerin oluşturduğu toplam kütlenin kabaca üçte biri, kendilerini üçüncü elden sigara dumanı olarak tanımlayan kimyasal bir imza taşıyordu. Tütünün yanmasıyla oluşan ve yüzeylere tutunan bu bileşenlere, üçüncü elden sigara dumanı adı veriliyor.

Takım, yaptığı başka bir deneyde cam bir kâseyi sigara dumanıyla doldurup boşalttı.

Bir gün sonra, dışarıdaki havayı kâseden tekrar geçirdiler ve bu imza bileşenlerinde yüzde 13’lük bir artışın meydana geldiğini buldular; yani kâsenin kenarlarına tutunan ne varsa, havayla hâlâ taşınabiliyordu.

Üçüncü elden dumanın buharlaşıp gaz haline gelerek, binanın iç hava akımları yoluyla taşınacak kadar küçük olan su parçacıklarına yerleştiği netlik kazanmıştı.

Atmosfer kimyacısı Peter DeCarlo şöyle söylüyor: “Üçüncü elden dumanın, sigara içen birisinin kıyafetlerine veya mobilyalarına ilişmesi gibi bunlara da ilişmesi; üçüncü elden dumanla ilişkili muhtemel zehirli kimyasalların, tahmin etmeyeceğimiz yerlerde bulunduğunu gösteriyor.”

Üstelik bu durum, sigara içen birinin ceketinden esen bayat bir sigara kokusu vakası da değil.

İkinci elden dumanın yüzeye ve küçük su parçacıklarına geçmesi, kimyasalları ilk başta fark ettiğimizden çok daha uzaklara taşıyabilen bir zincire işaret ediyor.

“Aslında; üçüncü elden duman için, iç mekan havasında her yerde bulunan ayrosol parçacıkları yoluyla yeni bir maruz kalma güzergâhı ortaya çıkarmak istemiştik” diyor DeCarlo.

Dahası; gaz moleküllerine tutunan bu küçük damlacıklar, yıl boyunca düzensiz şekilde hareket ediyorlar. Yani bazı mevsimler, üçüncü elden duman solumak bakımından diğerlerine göre daha kötü olabilir.

Fakat siz telaşa kapılmadan önce belirtmekte fayda var; bu uçuşan parçacıkların tam olarak ne kadar zehirli olduğu tamamen belli değil.

2017 yılında yayınlanan bir çalışma, kumaşlara tutunan üçüncü elden dumanın, laboratuvar fareleri üzerinde biyoloji bakımından önemli bir etkiye sahip olduğunu göstermişti. Ancak gerçek dünya koşullarında üçüncü el ayrosoller ile insan sağlığı arasında güvenilir bir bağlantı göstermek için yeterli delil etmek zor olabilir.

Bu arada, özellikle bunlardan tamamen kaçınmak isteyen insanlar adına, muhtemel tehlikelerin icabına nasıl etkili bir şekilde bakacağımıza karar vermemiz gerekiyor.

“Çoğu insan dışarıya çıktığı zaman araba egzosuna veya düşük yoğunluklardaki diğer kimyasallara maruz kalacaklarını bekliyor; ancak bu kişiler, iç mekanlara adım attıkları zaman bunların hepsinden kurtulduklarını düşünme eğilimi gösteriyorlar” diyor DeCarlo.

“Çalıştığımız yerlerde bile bu kimyasallara sürekli maruz kaldığımızı anlamak, genel nüfus ile iletişim kurma konusunda bir zorluk oluşturuyor.”

Araştırma Science Advances bülteninde yayınlandı.

 

 

 

 

ScienceAlert

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz