Üzgünüz çocuklar, kötü bir beslenmeden daha hızlı koşamazsınız.
Şüphesiz çoğumuz bir koşu yaptıktan sonra akşam yemeğinde suçluluk duymadan makarna ve bira tüketebileceğimizi düşünürüz. Fakat uzmanların şimdi söylediğine göre, kötü bir beslenmeyi koşarak geçebileceğiniz fikri bir efsaneden ibaret.
İnsan biyolojisinde uzmanlaşmış üç araştırmacının yaptığı yeni bir başmakaleye göre, fiziksel hareketlilik bir takım yaygın ve zayıflatıcı hastalığın etkilerini savabilse de, iş zayıflamaya geldiğinde, şeytan beslenme düzeninde gizli. Şöyle yazıyorlar:
“İngiltere’nin Kraliyet Tıp Okulları Akademisi’nden gelen yeni bir bilgi, haftada beş defadan 30 dakikalık orta dereceli egzersiz yapmayı, kronik hastalıkları önlemek ve yönetmek için uygulanan çoğu ilaçtan daha güçlü olarak tanımladı. Düzenli fiziksel etkinlik kalp damar hastalığı oluşma tehlikesini, tip 2 diyabeti, bunamayı ve bazı kanserleri en az yüzde 30 oranında önlüyor. Yine de fiziksel etkinlik kilo kaybına destek olmuyor.”
Bilim insanları The British Journal of Sports Medicine dergisinde yayınlanan makalede kalori yüklü beslenme düzenlerimizin dünya genelindeki bozuk sağlık konusunda fiziksel hareketsizlik, alkol ve sigaranın birleşiminden daha fazla sorumlu olduğunu söylüyor.
Bilim insanları ayrıca halk arasındaki yanlış anlamanın şirketlerin kurnaz reklamlarından kaynaklandığını söylediler ve “Gıda endüstrisinin halkla ilişkiler taktiklerinin, tütün endüstrisininkilerle korkunç derecede benzer olduğunu, inkâr, kuşku ve kafa karışıklığı oluşturup ‘rüşvetçi bilim insanlarını’ kullanarak, sigara içmenin akciğer kanseriyle bağlantısı olmadığına halkı inandırmaya çalıştıklarını” açıkladılar.
Çalışmayı yürüten Malhotra, Noakes ve Phinney, tıpkı bira şirketlerinin büyük spor karşılaşmalarına destek oldukları veya McDonalds ve Milo’nun çocukların spor kamplarına destek oldukları gibi, abur cubur gıdalar ile spor arasındaki bağlantının sona ermesi gerektiğini söylediler. Aktardıklarına göre, “düzenli hareketin diyabet, kalp hastalığı ve bunama gibi ciddi hastalıkları savuşturmakta çok önemli” olmasına karşın, normal ağırlık aralığında (VKİ başına) olan yüzde 40’ımız her şeye rağmen genelde obezite ile bağdaştırılan zararlı metabolik düzensizlikleri barındırmayacak.
Bir diğer yanlış davranış ise kalori saymaya devam etmek. Üçlünün yazdığına göre, önemli olan, kalorinin kaynağı: “Şeker kalorileri yağ depolamayı ve açlığı destekliyor. Yağ kalorileri tokluk ve doyma hissine sebep oluyor.” Kanıt olarak, günlük fazladan 150 şeker kalorisinin, şekere yakalanma ihtimalini eşdeğer miktardaki yağ kalorilerinden 11 kat daha fazla artırdığına dikkat çekiyorlar.
Ayrıca yeni araştırmanın metabolizma sorunlarını azaltmak ve şekeri tedavi etmekte karbonhidratı kesmenin bir numaralı taktik olduğunu öne sürmesiyle, karbonhidrat da iyi değil. Gerçekte bazı araştırmacılar, yoğun hareketlilik öncesi karbonhidrat yüklemek yerine yağ yüklemeyi öneriyor.
Yazarlar şöyle tavsiye veriyor: “İnsanların kendiliğinden sağlıklı seçimler yapması için gıda çevresinin değişmesi lazım. Sağlıklı seçim kolay seçim haline gelmeli.”
Bu yüzden yoga çok iyi olsa bile, yine de sonunda patates kızartmalarını sepetlemeniz gerekecek.
ScienceAlert