Uykuya dalarken, bir çitin üzerinden atlayan koyun sürüsü benzeri sakin, kırsal bir sahneyi hayal etmek alışılmadık bir durum değil.
Fakat nadir görülen ve yeterince anlaşılmamış tıbbi bir durum yaşayan bazı insanlar, bu işi neredeyse imkansız buluyor.
Bu kişiler bir koyunun ne olduğunu ve neye benzediğini tanımlayabilse de, bir şeyi gerçekten görmeden akıllarında canlandıramıyorlar.
Afantazi olarak bilinen bu durum, ister sevilen birinin suratı olsun, ister tanıdık bir yer; bir şeyin görüntüsünü zihinde canlandıramamaya sebep oluyor.
İlk defa 19’ncu yüzyılda tanımlanan bu olağandışı durum, henüz 2015 yılında düzgün biçimde tanımlanmış. Günümüzde yalnızca bir avuç kadar yayımlanmış çalışma bulunuyor ve bunların çoğu da kişilerin kendi aktarımlarına dayanıyor.
Niel Kenmuir, terim icat edildikten sonra afantaziyle olan deneyimi hakkında konuşan ilk insanlardan biri olmuş ve 2015 yılında BBC’ye, küçüklüğünden beri farklı biri olduğunu bildiğini söylemiş. Koyunları saymak da bunun büyük bir parçasıymış.
“Çitlerin üstünden atlayan herhangi bir koyun göremiyorum, sayacak hiçbir şey yok.”
Serena Puang, daha bu yıl The New York Times gazetesi için çocukluğunda yaşadığı benzer bir deneyimi tarif etmiş: “Hiç herhangi bir şey göremedim; sadece siyahlık vardı. Yıllarca karanlığa karşı sayım yapıyordum.”
Afantazi her ne kadar koyunları saymayı zorlaştırsa da, kişinin yaratıcılığı veya hayal gücü üzerinde belirgin bir etki oluşturmuyor. Bazı kişiler ise sadece görsel hafızalarıyla ilgili sorun yaşadıklarını belirtiyor.
Afantazisi bulunan çoğu insan, tamamen işlevsel ve normal hayatlar yaşıyor ve bunların pek çoğu da farklı olduklarını yetişkinliğe kadar fark edemiyor. Hatta hepsi olmasa da bazıları görsel rüyalar görebiliyor. Bu durumu yaşayan insanlar, yüzlerin ve yerlerin neye benzediğini hâlâ tanımlayabiliyorlar. Bu durum, sözlü hayal güçlerinin ve uzamsal hafızalarının halen çok büyük oranda sağlam olduğunu akla getiriyor.
Carly Cassella/ScienceAlert. Ç: O.