Bazı İnsanlar Karıncaları Koklayabiliyor. Peki Nasıl?

0
Karıncalar, feromon üreten ve diğer karıncalarla iletişim kurmalarına yardımcı olan çok sayıda beze sahip. Syed Ali

Geçenlerde sosyal medya uygulaması TikTok’ta yayınlanan bir video, olağandışı bir tartışmanın fitilini ateşledi: ‘Karıncalar kötü kokuyor mu?’ tartışması…

Tartışmayı başlatan video, başlarda yeterince masum görünüyordu. Videoyu çeken kişi, diğer insanlara kaldırımdaki ölü karıncaların kokusunu alıp alamadıklarını sormuştu. Gelen yorum ve cevaplarda, birçokları bu kokuyu alabildiklerini ve diğerleri de (görünüşe göre bunlar çok daha fazla) karıncaların koku yaydıklarını bilmediklerini söylemiş, hatta bu fikre hararetli şekilde karşı çıkmışlardı. Eğer siz de karıncaların nasıl koktuğunu bilmeyen gruptaysanız, belki de mahallenizdeki en küçük komşularınızdan bazılarına yeterince dikkat etmemişsinizdir.

Kennesaw State Üniversitesi’nde yardımcı profesör ve karınca araştırmacısı olan Clint Penick’e göre, pek çok yaygın karınca türü tehlike altındayken, ezildiklerinde ya da diğer türlü öldüklerinde keskin kokular yayıyor. Bazı ülkelerde insanların evlerinde buldukları en yaygın karınca tipi, kokulu ev karıncası şeklinde adlandırılıyor ve bu karınca ezildiği zaman, mavi peynir gibi kokan bir feromon yayıyor. Bu kokulu kimyasal, metil ketonlar adıyla bilinen bir kimyasal bileşen grubuna ait. Bu maddeyi, çürüyen hindistan cevizlerinde büyüyen Piisillium mantarı da üretiyor ve mavi peynirin kendine özgü keskin kokusunu da bu mantar veriyor.

Fakat karıncaların ürettiği tek kokulu kimyasal bu değil. Marangoz karıncaların da içinde bulunduğu bazı türler, tehdit altında olduklarını hissettiklerinde kokusu sirkeye çok benzeyen ve aşındırıcı bir kimyasal olan formik asit püskürtüyor. (Bazı insanlar, kuşkonmaz gibi formik asidi koklama kabiliyetinin de genetik olduğunu düşünüyor. Bu yüzden bazıları, bu özel karınca kokusuna karşı daha hassas olabilir.) Citronella karıncaları, adlarını sıklıkla ürettikleri turunçgilimsi kokudan alıyor ve kapan çeneli karıncalar, ezildikleri zaman çikolataya benzer bir koku çıkarıyor. Penick, karıncaların doğal sebeplerle öldükleri zaman da oleyik asit yaydığını ve ölü karıncaların “biraz zeytinyağı gibi koktuğunu” söylüyor.

Bu kokulu kimyasallar, çoğu karınca türünde avcıları savuşturmak üzere bir savunma mekanizması şeklinde üretiliyor. “Mavi peynir kokusu gibi en yaygın kokuların çoğu, karıncaların tadını kötüleştirmek için üretiliyor ve belki de diğer karıncaların yakında bir tehdit olduğunu bilmesini sağlayan bir alarm feromonu biçiminde işlev görüyorlar” diyor Penick. “Citronella kokusu da aynı şekilde, avcıları savuşturuyor. Formik asit hiç abartısız sizi yakar. Formik asit üreten karıncalar, yüksek dozlarda ayıları bile kovalayabiliyor.”

Fakat bu kuvvetli kokular, karıncaların ürettiği tüm kokuların sadece küçük bir kısmını kapsıyor. Karıncalar, kimyasal almaçlarla kaplı antenlerini kullanarak koku alıyor ve kokulara karşı insanlardan çok daha hassaslar. Bu becerilerini kullanarak birbirleriyle iletişim kuruyorlar.

“Kokulardan meydana gelen büsbütün bir dilleri var” diyor Penick.

Hayvanların ürettiği kimyasal işaretler (mavi peynirin oluşturdukları gibi) olan feromonlar, karıncalarda bu dilin temelini oluşturuyor. Bu böcekler vücutlarında çok sayıda bez barındırıyor ve bunlarla farklı feromon karışımları üretebiliyorlar. Sonrasında ise bunları kullanıp alarm işaretleri gönderebiliyor, besin kaynaklarına koku izleri bırakabiliyor, bu besin kaynaklarının kalitesini belirtebiliyor, koloni üyelerini veya davetsiz misafirleri diğer gruplardan ayırt edebiliyor, kraliçe ve işçi karıncalar arasında ayrım yapabiliyor ve başka çok sayıda şey yapabiliyorlar.

Penick, ürettikleri tüm bu çeşitli ve faydalı kokulara rağmen karıncaların nasıl koktuğunu muhtemelen merak etmediğiniz için bilmediğinizi söylüyor. Belki de formik asidi koklamanızı sağlayan gen sizde yoktur; fakat küçük komşularınızı koklamaya hiç zaman ayırmamış olmanız daha muhtemel.

“Onlardan nasıl kurtulacağınızı düşünmek yerine, onlara biraz zaman ayırıp dikkatinizi verin. Evinizde yaşayan bir yaban hayatı var” diyor Penick. “Şimdi oturup, evimizdeki biyolojik çeşitliliği keşfetme zamanı.”

 

 

 

 

Yazar: Rachael Zisk/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz