Biri doğada kaybolursa, önünde iki seçenek vardır: Ya medeniyet arar, ya da ateş yakarak veya büyük harflerle İMDAT yazarak kolayca görülmeye çalışır. Zeki uzaylıların var olup olmadığını merak eden bilim insanlarının seçenekleri de pek farklı değil.
Gökbilimciler, SETI adı verilen bir projeyle 70 yılı aşkın bir süredir başka medeniyetlerden gelebilecek radyo sinyallerini veya optik sinyalleri tarayıp dünya dışı zekayı arıyorlar. Çoğu bilim insanı, Samanyolu galaksisinde yer alan ve yaşanabilir olma potansiyeli taşıyan 300 milyon dünyanın birçoğunda yaşam olabileceğini düşünüyor. Gökbilimciler, bazı muhtemel yaşam şekillerinde zeka ve teknolojinin gelişmiş olabileceğini de düşünüyor. Fakat şimdiye kadar başka bir medeniyete ait hiçbir sinyal tespit edilmedi. Bu gizem “Büyük Sessizlik” şeklinde adlandırılıyor.
SETI uzun bir süredir ana akım bilimin parçası olsa da, Dünya dışı yaşama mesaj gönderme anlamına gelen METI o denli yaygın bilinmiyor.
Önümüzdeki aylarda gökbilimcilerden oluşan iki araştırma takımı uzaya çeşitli mesajlar göndererek, oralarda bizi dinliyor olabilecek zeki uzaylılarla iletişim kurmaya çalışacak.
Bu çalışmalar, ormanlık bir alanda büyük bir ateş yakıp birinin sizi bulmasını beklemeye benziyor. Fakat bazı kişiler, bunu yapmanın mantıklı olup olmadığını sorguluyor.
METI’nin tarihi
Dünya dışındaki yaşamla iletişim kurmaya dönük ilk girişimler, bir şişeye yerleştirilen hayalperest mesajlardı.
1972 yılında NASA, Jüpiter’e Pioneer 10 uzay aracını fırlatmıştı. Uzay aracı, bir erkekle bir kadının iki boyutlu çizimini ve aracın nereden geldiğini gösteren simgeleri barındıran bir plak taşıyordu. NASA, 1977 yılında bunu Voyager 1 uzay aracına yerleştirilen ünlü Altın Plak ile takip etti.
Popular Science, Voyager 1 44 Yıl Önce Fırlatıldığında Ne Söylemişti?
Bu uzay aracı ve ikizleri Pioneer 11 ile Voyager 2, artık Güneş sistemini terk etmiş durumda. Fakat uzayın uçsuz bucaksız boşluğunda, bu ve diğer herhangi fiziksel cismin bulunma ihtimali muazzam derecede düşük.
Elektromanyetik radyasyon ise çok daha etkili bir işaret.
Gökbilimciler, uzaylıların kulakları için tasarlanan ilk radyo mesajını 1974 yılında Porto Riko’daki Arecibo Gözlemevinden göndermişti. 1 ve 0’lardan oluşan bu sinyal dizisi, insanlık ve biyoloji hakkındaki basit bilgileri iletmek üzere tasarlanmış ve küresel yıldız kümesi M13’e doğru gönderilmişti. M13 25.000 ışık yılı uzakta olduğundan, kısa sürede cevap gelmesini beklemeyin.
Uzaylılara mesaj gönderme doğrultusunda gerçekleştirilen bu kasıtlı girişimlere ek olarak, televizyon ve radyo yayınlarından çıkan düzensiz sinyaller de yaklaşık bir asırdır uzaya sızıyor. Gittikçe genişleyen bu dünyevi gürültü balonu, şimdiden milyonlarca yıldıza ulaştı bile. Fakat dev bir teleskoptan gönderilen odaklanmış bir radyo dalgasıyla uzun uzadıya yayılmış bir sızıntı arasında büyük bir farklılık var. “Avrupa Yakası” gibi bir televizyon dizisine ait zayıf sinyaller, Güneş sistemini terk ettikten kısa süre sonra zayıflayarak Büyük Patlama’dan kalan radyasyon gürültüsünün altında kayboluyor.
Yeni mesajların gönderilmesi
İki uluslararası gökbilim takımı, Arecibo’dan gönderilen mesajdan yarım asır kadar sonra uzaylılarla iletişimde yeni girişimler planlıyor. Bunlardan biri yeni ve dev bir radyo teleskobunun kullanılmasıyken, diğeri de yeni ve ilginç bir hedefin seçilmesi.
Bu yeni mesajlardan biri, Çin’de yer alan dünyanın en büyük radyo teleskobundan önümüzdeki yıl gönderilecek. 500 metre çapındaki teleskop, gökyüzündeki geniş bir alana bir dizi radyo sinyali ışınlayacak. Bu açık-kapalı sinyal darbeleri, dijital iletişimin 1’leri ve 0’ları gibi.
“Galaksideki Fener” şeklinde adlandırılan bu mesajın içerisinde asal sayılar ve matematiksel işleçler, yaşamın biyokimyası, insan formları, Dünya’nın konumu ve bir zaman damgası bulunuyor. Araştırma takımı, bu mesajı Samanyolu galaksisinin merkezi yakınında bulunan ve Dünya’dan yaklaşık 10.000 ila 20.000 ışık yılı uzaklıkta yer alan milyonlarca yıldıza gönderiyor. Olası uzaylı havuzu bu sayede en yükseğe çıkarılırken, Dünya’ya bir cevap gönderilmesi halinde de bu cevabın on binlerce yıl sonra ulaşması bekleniyor.
Diğer girişimde ise sadece bir yıldız hedef alınıyor fakat çok daha hızlı cevap alma potansiyeli bulunuyor. İngiltere’deki Goonhilly Uydu Dünya İstasyonunda çalışan bir araştırma takımı, 4 Ekim 2022 günü TRAPPIST-1 yıldızına bir mesaj ışınlayacak. Bu yıldızın yedi gezegeni var. Bunların üç tanesi de “Goldilocks bölgesinde” yer alan Dünya benzeri gezegenler; yani sıvı suya ve muhtemelen de yaşama ev sahipliği yapıyor olabilirler. TRAPPIST-1 yalnızca 39 ışık yılı uzaklıkta olduğundan, olası bir zeki yaşamın gönderilen mesajı alması ve Dünya’nın da gönderilebilecek bir cevabı alması 78 yıl kadar kısa sürebilir.
Etik sorular
Uzaylılarla temas olasılığı, etik sorularla dolu. METI de bu konuda istisna değil.
Öncelikle, Dünya adına kim konuşuyor? Uluslararası çapta halka danışılmaksızın hangi mesajın gönderileceğine ve nereye gönderileceğine ilişkin verilen kararlar, bu konuya ilgi duyan ufak bir grup bilim insanının elinde bulunuyor.
Fakat çok daha derin bir soru daha var. Eğer ormanlık alanda kaybolursanız, bulunmak belli ki iyi bir şey olur. İnsanlığın uzaylılara bir mesaj yayınlayıp yayınlamaması gerektiği söz konusu olduğunda ise cevap çok daha belirsiz.
Simge haline gelen fizikçi Stephen Hawking, ölümünden önce üstün teknolojiye sahip uzaylılarla temas kurulmasının tehlikesi konusunda açık konuşmuştu. Bu uzaylıların kötü varlıklar olabileceğini ve Dünya’nın konumu verildiği takdirde insanlığı yok edebileceklerini iddia etmişti. Gerçek anlamda gelişmiş bir medeniyetin varlığımızdan zaten haberdar olacağını düşünen diğerleri ise fazladan bir tehlikenin bulunmadığı görüşünde. Ayrıca bu konuya ilgi de var. İsrailli Rus milyarder Yuri Milner, en iyi mesajı tasarlayana ve bu mesajın iletilmesinde kullanılacak etkili bir yöntem bulana 1 milyon dolar ödül vadediyor.
Günümüzde METI’nin tabi olduğu hiçbir uluslararası düzenleme bulunmuyor. Dolayasıyla deneyler, endişelere rağmen devam edecek.
Zeki uzaylılar, şimdilik bilim kurgu aleminde kalmaya devam ediyor. Cixin Liu’nun eseri “Üç Cisim Problemi” gibi kitaplar, METI çalışmalarının başarılı olması halinde neler yaşanabileceğine yönelik kasvetli ve insanı düşünmeye iten bakış açıları sunuyor. Bu kitaplarda insanların sonu iyi olmuyor. Eğer insanlar gerçek hayatta temas kuracaksa, umarız uzaylılar barışla gelir.
Yazar: Gökbilim Profesörü Chris Impey – Arizona Üniversitesi/The Conversation. Çeviren: Ozan Zaloğlu.