Bir yıl oldu ve devam ediyor.
En heyecan verici tıbbi buluş bile, özellikle üstesinden gelinmez olan bir engel yüzünden işe yaramaz hale gelebilir: bu engel zamandır.
Eğer bir tedavi yalnızca geçici şekilde işe yarıyorsa, hastaların yaşamlarında önemli bir farklılık oluşturma ihtimali düşüktür. İşte tam da bu yüzden, Miami Üniversitesi’nin Diyabet Araştırma Enstitüsü’nden gelen son haberler çok heyecan verici.
İdaresi özellikle zor olan türden tip 1 diyabet sahibi bir kadının omentumuna (bağırsakları örten zar) insülin üreten adacık hücreleri nakledildi. Bir yıl geçtikten sonra hücreler beklendiği gibi çalışmaya devam etti.
Kadın artık enjeksiyon veya insülin pompası yoluyla insülin almaya gerek duymuyor ve sağlığı iyi.
Araştırmacılar, göbekteki yağlı bir zar olan omentumu nakil bölgesi olarak kullanarak, geleneksel şekilde kullanılan bölge olan karaciğer ile ilişkili komplikasyonlardan kaçınmayı başardılar.
Araştırmanın uzun vadeli hedefi, BioHub adı verilen ve pankreası taklit eden minik bir organ için uygun bir bölge belirlemek.
Bu hastanın verdiği cevaba dayalı olarak, omentum ideal nokta olabilir gibi görünüyor.
Bu nakilden önce hastanın bütün yaşamı diyabet etrafında dönmüş.
Çalışmanın baş yazarı David Baidal, HealthDay sitesine şöyle söylüyor: “Kendisinin yaşam kalitesi ciddi oranda etkilenmişti. Ebeveynleriyle aynı evde yaşamak zorunda kalmıştı. Ayrıca eğer seyahat edecekse, babasıyla birlikte seyahat etmek zorunda kalıyordu.”
Maalesef, diyabetin hayatını kontrol ettiği tek kişi o değil. ABD Hastalık Denetim Merkezi’ne göre, Birleşik Devletler nüfusunun yüzde 9.3’ünün diyabeti var ve bu insanların yüzde 28.7’si, hastalıklarını denetim altında tutmak için insülin enjekte etmek zorundalar.
Diyabet, eğer yetersiz şekilde tedavi edilirse, körlükten yüksek tansiyona, sinir hasarına ve hatta ölüme kadar bir dizi rahatsızlığa yol açabilir.
Bu hastanın kendi adacık hücrelerinin nakline verdiği olumlu cevap, milyonlarca insanı hastalıklarını sürekli şekilde denetim altında tutmanın oluşturduğu yükten kurtarmanın ve onların hayatlarını normal ve sağlıklı şekilde yaşamalarına yardım etmenin ilk adımı olabilir.
Baidal şöyle aktarıyor: “Adacık hücresi terapisini daha geniş bir nüfusa uygun hale getirmenin yolunu araştırıyoruz. Bu çalışma, farklı bir nakil yaklaşımı konusunda bize umut veriyor.”
Futurism
Tıbbi araştırmalar da zamanı kısaltmanın bir yolu bulunmalı, ve bence de bulunacak! Bu tip gelişmeler karşısında ilaç firmaları ne düşünüyorlar acaba, çünkü bu tedavi yöntemi “tek” olmayacak?