Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO’lar) söz konusu olduğunda, ortalıkta çok fazla yanlış bilgi dolaşıyor.
Bu organizmalara karşı, “Frankeştayn besinler” gibi lakâplardan genel bir şüpheciliğe kadar çeşitli önyargılar olmuştu. Oysa bir canlı türü olarak biz insanlar, yediğimiz şeyleri yaklaşık 10.000 yıldır şu veya bu şekilde genetik olarak değiştiriyoruz.
GD mısırın, mahsul verimini artırdığını ve sağlık bakımından önemli faydalar sağladığını gösteren ve 2018 yılında yapılan bir meta analiz ile birlikte, bu güvensizliğin bir kısmı kaybolabilir.
ABD ve Kanada’da yürütülen çalışmalarla sınırlı olmayan bu analiz; GDO mısır çeşitlerinin, GDO olmayan mısır çeşitleriyle karşılaştırıldığında mahsul verimlerini dünya genelinde yüzde 5.6 ila 24.5 oranında artırdığını gösterdi.
Araştırmacılar ayrıca, GD mısır mahsullerinin önemli miktarda daha az (bazı türlerde yüzde 36.5 daha düşük) mantar zehiri içerdiğini bulmuşlar. Bu zehirli kimyasal, mahsul yerleştirmenin yan ürünü olarak ortaya çıkıyor.
Bazıları, ABD ve Kanada’daki GDO’ların mahsul verimlerini artırmadığını ve insan sağlığını tehdit edebileceğini iddia etmişti; fakat bu geniş kapsamlı analiz, durumun tam tersi olduğunu gösteriyor.
İtalyan araştırmacıların oluşturduğu bir grup, Scientific Reports bülteninde yayınlanan bu çalışma için, son 21 yılda yapılan 6.000’den fazla hakem denetimli çalışmayı almış ve “meta analiz” olarak bilinen, yüzlerce veya binlerce güvenilir çalışmanın incelendiği, birikimli bir analiz gerçekleştirmiş.
Bu tür çalışmalar, araştırmacıların; tek çalışmaya kıyasla daha geniş ve daha güçlü sonuçlar çıkarmasına olanak sağlıyor.
Bilimsel dayanağı olmayan çeşitli sebepler yüzünden, GDO’ların insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda ciddi endişeler vardı.
Bu analiz, GDO’ların hem insan sağlığına tehlike oluşturmadığını; hem de aslında insan sağlığı üzerinde sabit ve olumlu bir etki oluşturabileceğini onaylıyor.
Mantarların ürettiği kimyasallar olan mikotoksinler, insanlar ve hayvanlar için hem zehirli, hem de kanserojen etki gösteriyorlar. GD olmayan ve organik olan mısırların önemli bir bölümü, ufak miktarlarda mikotoksin içeriyor. Bu kimyasallar, gelişmekte olan ülkelerde genelde temizlenerek gideriliyor fakat tehlike hâlâ devam ediyor.
GD mısır, büyük oranda daha düşük mikotoksine sahip çünkü bu bitkiler, böceklerden daha az zarar görmek üzere değiştirilmişler. Böcekler, bir bitkinin bağışıklık sistemini zayıflatıyorlar ve onu, mikotoksin üreten mantarlara karşı daha savunmasız hale getiriyorlar.
Araştırmacılar yaptıkları incelemede, bu çalışmanın, “açık sonuçlar çıkarmamıza olanak sağlayarak, genetik olarak değiştirilmiş bitkiler ile üretilen besinlerde kamu güvenini artırmaya yardımcı olduğunu” belirtiyorlar.
GDO’lar tarıma dahil edildikçe, soru işaretleri muhtemelen hâlâ ortaya çıkacak fakat bu analiz, bazı sert endişeleri ortadan kaldırıyor.
Buna ek olarak bu bilgi, genetik olarak değiştirilmiş mısırın sağlık ve ekonomi yönünden sağladığı faydaları düşünme konusunda çiftçileri ve şirketleri ikna edebilir.
Bazıları, bu meta analizin şimdiden, GDO tartışmasındaki “son aşama” olduğunu söylüyor.
Futurism