İnsanların Kötü Zannettiği Fakat Kötü Olmayan Besinler

1

Erin Brodwin

Bir kutu şekersiz enerji içeceği açtığım zaman (reklam olmasın diye ismini vermeyelim, ama ünlü bir marka), akranlarımın bakışlarından dolayı utanırdım. Sorular (ve yargılamalar) asla bitmezdi. “O şey seni öldürecek,” demişti bir gün birisi bana, kafasını sallayarak. Geçen hafta ise “Bir sürü kimyasal!” dediklerini duydum.

Doğruyu söylemek gerekirse enerji içeceği (en azından şekersiz olanı), o kadar da kötü değil. Sadece 10 kalori içermesinin ve şekersiz olmasının ötesinde, sadece 80 miligramlık kafein içeriyor. Yani kahve dükkanında alınan büyük boy filtre kahvenin yaklaşık üçte biri kadar.

Yapılan bilimsel çalışmalarda, içindeki diğer şeylerin (yani B vitaminleri ve taurinin) güvenli oldukları bulundu.

Fakat zararsız olup da kötü bir şöhreti olan tek yiyecek veya içecek, benim en sevdiğim kafein kaynağı değil. Başkaları da var.

İşte, geri kalanlarından bazıları ve bunların güvenli oluşunun ardındaki bilim.

1. Yağlı yiyecekler

Efsane: Avokado gibi yağlı yiyecekler ve zeytinyağı, sizi şişmanlatır.

Gerçek: Bu efsane sezgisel açıdan mantıklı gelse de, bilimsel araştırmalar bunu doğrulamamıştır. Bu araştırmaların arasında The Lancet bülteninde 29 Ağustos tarihinde yayınlanan, 18 ülkeden 135.000’den fazla insanın yer aldığı geniş bir çalışma da bulunuyor.

Çalışma süresince 6.000’e yakın insan hayatını kaybetti; yaklaşık 5.000 insan kalp krizi veya kalp hastalığı geçirdi.

Ancak şaşırtıcı şekilde, bu iki sonuç bakımından en yüksek tehlike altında bulunan insanlar, yüksek miktarda yağ tüketmiyorlardı; fakat yüksek karbonhidrat tüketiyorlardı.

Diğer bir ifadeyle, yüksek yağ içeren beslenme düzenleri özünde ölüm veya kalp hastalığı ile ilişkili görünmüyor; diğer taraftan, yüksek karbonhidrat içeren beslenme düzenleri ise ilişkili görünüyorlar. Peki araştırmacılar ne sonuca varmış?

Çalışmalarında şöyle yazmışlar: “Küresel beslenme ilkeleri, bu bulgular ışığında yeniden ele alınmalıdır.”

2. Glüten

Efsane: Giderek daha fazla sayıda arkadaşınız glütensiz şekilde beslenirken şunu merak edebilirsiniz: Bu son beslenme çılgınlığına dair elle tutulur bir şeyler var mı? Glüten intoleransı diye bir şey var mı? Bu şey yaygınlaşıyor mu?

Gerçek: Dünya çapındaki insanların sadece yaklaşık yüzde birinde çölyak hastalığı vardır. Çölyak Hastalığı Derneği’ne göre, nadir olan bu genetik bozukluk, insanları glütene karşı tahammülsüz hale getirir.

Geriye kalan çoğumuz için glütenden kaçınmaya gerek yoktur.

3. Yumurta

Efsane: Yumurtada bulunan büyük miktardaki kolesterol, damarlarınızda büyük miktarda kolesterol oluşturur.

Gerçek: Yumurtalar kolesterol bakımından yüksek olsa da (bir yumurtada kabaca 185 mg kolesterol vardır), yumurta yemek büyük ihtimalle kan kolesterolünüzü yükseltmeyecektir.

Yükselttiğini öne süren ilk çalışmalar tavşanlarda yapılmıştı. Bu yüzden yumurta yiyebilirsiniz.

4. Kafein

Efsane: Kafein, büyümenize engel olur ve sağlığınızı bozar

Gerçek: Mayo Clinic araştırma merkezine göre, ortalama bir yetişkin günlük olarak 400 mg’ye kadar kafeini güvenle tüketebilir. Çoğu standart kahve fincanı, 90 ila 120 mg arasındadır. Bu yüzden kendinizi günde dört bardağın altında sınırlandırıyorsanız, nispeten güvende olmalısınız.

Yine de bazı kahveler diğerlerinden daha kuvvetlidir. Örneğin 350 ml’lik “büyük” bir filtre kahve bardağı, yaklaşık 260 mg kafein içerir; iki bardak sonra günlük dozu epey aşarsınız.

5. Karbonatlı içecek

Efsane: Gazlı içecekler bugünlerde çok moda. Market raflarında çeşitli aromalarla boy gösteriyorlar. Ancak birçok insan, bu baloncukların böbrek taşlarına sebep olduğundan, kemiklerinizdeki kalsiyumu erittiğinden ve hatta dişinizin minesini aşındırdığından endişeleniyor.

Gerçek: Tescilli beslenme ve lisanslı spor beslenmesi uzmanı Jennifer McDaniel, o baloncuklu şeylerin su kadar zararsız olduğunu söylüyor.

“Karbonatlı veya gazlı içecekler, karbondioksidin suda çözülmesiyle oluşurlar” diyor.

“Bu işlem, içeceğe sadece baloncuk ekler; şeker, kalori veya kafein ilave etmez. Maden suyu, soda ve mineralli su, karbonatlı su türüne girer ancak bunlara sodyum, vitamin, şeker veya tatlandırıcı eklenmiş olabilir, bu yüzden etiketi okumakta fayda var.”

6. Peynir

Efsane: Bazı haber kuruluşları, peynirin “uyuşturucu gibi bağımlılık yaptığını” söyledi.

Gerçek: Bu iddiaların kökeninde yatıyor görünen çalışmanın izini sürdük ve böyle bir şey bulamadık.

Michigan Üniversitesi’ndeki birkaç araştırmacı, insanlardan bir listedeki besinlerden hangilerini yemeyi bırakmayı veya ölçülü şekilde yemeyi en zor bulduklarını söylemelerini istemiş. Peynir orta sırada yer almış.

Bununla beraber, peynirli bir yiyecek olan pizza her iki listede de yüksek puan aldığından, insanlar suçlunun peynir olduğunu tahmin etmişler ve daha ileri gidip, peynir proteinlerinden birinin vücutta ayrışma şekli sebebiyle bağımlılık yaptığını ileri sürmüşler. Bu iddiayı destekleyen neredeyse hiç bulgu yok.

7. Yapay tatlandırıcılar

Efsane: Splenda ve Equal gibi yapay tatlandırıcıların kansere sebep olduğu bulunmuş.

Gerçek: Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi, sukraloz (Splenda), aspartam (Equal), sakkarin (Sweet’N Low) ve daha fazlası üzerinde yapılan yüzlerce çalışmayı değerlendirdi. Şimdiye kadar, bunların hepsinin standart dozlarda güvenli olduğuna karar verildi.

Bununla beraber bazı ön araştırmalar, yapay tatlandırıcıların bağırsaktaki bakterileri değiştirebildiğini ve tatlı isteğinizi tatmin etmeyebileceğini, bu yüzden de şeker tüketiminizi genel olarak frenleme konusunda etkili olmayabileceklerini öne sürüyor.

8. Genetiği değiştirilmiş gıdalar (veya organizmalar)

Efsane: Genetiği değiştirilmiş gıdalar kansere sebep oluyor ve çevreyi mahvediyorlar.

Gerçek: 1980’lerden beri mevcut olan GDO’lu ekinler üzerinde enine boyuna çalışma yapıldı ve ABD Ulusal Bilimler, Mühendislik ve Tıp Akademilerinin geçenlerde yayınladığı bir raporda, bu ekinlerin sıradan ekinler ile karşılaştırıldıklarında çevre için daha fazla tehlike oluşturmadığının bulunduğu söylendi.

Ayrıca, bunların “geleneksel besinlere göre daha güvenli olmadığına” dair hiçbir kanıt bulunmadığı aktarıldı.

9. Tuz

Efsane: Tuz sağlık sorunlarına sebep olur ve kilo aldırır.

Gerçek: Ölçülü şekilde tuz yemenin, sağlığımız üzerinde net bir olumsuz veya olumlu etkisinin olup olmadığı bilimsel olarak biraz belirsiz durumda.

Ancak, American Journal of Hypertension bülteninde yayınlanan ve 6.000’den fazla insanı kapsayan yedi çalışma üzerinde 2011 yılında yapılan bir meta analize göre, tuzu azaltmanın insanların kalp krizi, inme veya ölüm tehlikesini azalttığına dair hiçbir güçlü kanıt bulunmadı; hatta yüksek tansiyonu olanlarda bile durum böyleydi.

Melinda Wenner Moyer, Scientific American bülteninde şöyle yazıyor: “Eğer ABD tuz karşısında zafer kazanırsa, bizler ne kazanacağız? Elbette daha yumuşak patates kızartmaları kazanacağız. Peki sağlıklı bir ülke kazanır mıyız? Aslında hayır.”

10. Bütün karbonhidratlar

Efsane: Karbonhidratlar (pirinç, ekmek, hububat ve patatesler de dahil) kilo alımına katkıda bulunur.

Gerçek: Beyaz ekmek, beyaz pirinç ve beyaz makarna gibi işlenmiş karbonhidrat alımınızı sınırlamak iyi bir fikir olsa da, bütün karbonhidratlar kötü değildir. Bazıları sağlıklıdır ve harika bir enerji kaynağıdırlar. Örneğin patatesleri ele alalım.

Tescilli bir beslenme uzmanı olan Christian Henderson, Health dergisine konuşarak “Beyaz patatesler aslında sizin için çok iyidir” diyor. Patatesler potasyum ve C vitamini ile doludur. Ayrıca, neredeyse 4 gram lif içerirler; tabi kabuklarını soymadan pişirirseniz.

11. Balık

Efsane: Balıkta yüksek miktarda cıva vardır ve sizi hasta yapar.

Gerçek: Cıva, Atlantik kılıçbalığı ve köpekbalığı gibi daha büyük ve daha yaşlı avcı balıklarda birikebilirken, daha küçük olan balıklarda genelde bir sorun oluşturmaz.

FDA, deniz ürünlerindeki cıva konusunda faydalı bir ilke rehberi sunuyor; FDA’ya göre somon, alabalık, istiridye, sardalya ve Atlantik ile Pasifik uskumruları, “iyi” veya “en iyi” seçenekler olarak düşünülüyorlar.

 

 

 

 

Business Insider

1 Yorum

  1. Yumurta da bulunan kolesterol için “iyi huylu” da deniyor, ayrıca haşlanmış yumurta zayıflamaya da yardımcı oluyor. Gazlı içecek derken insanlar içinde bulunan baloncuklardan değil de, içerdiği asitlerden dolayı diyorlar, mesela mide rahatsızlığı olanlar “gazlı (yani asitli)” içeceklerden uzak dururlar. Karbonhidrat gurubun da ise patates gerçekten değerli mineraller içeriyor, ayrıca çavdar ekmeği de birçok mineraller içerdiği için değerli bir lif kaynağıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz