Ne Kadar Hızlı Düşünüyoruz?

0

İnsan beyni ne kadar hızlı düşünüyor ve bir şeyin farkına varıp bilinçli kararlar almak ne kadar sürüyor? Bu soruyu cevaplamak kolay değil, ama teknik zorluklar Toronto Üniversitesi’nden Kas Bilim ve Beden Eğitimi profesörü Tim Welsh’i durdurmadı. Welsh’in amacı insanların düşünce hızını ölçmek ve özgür iradenin bir yanılsama olup olmadığı sorusuna cevap vermek.

Düşünce Nedir?

Wesh’e göre insan beyninin düşünce hızını ölçmeden önce düşünce nedir sorusuna yanıt vermek gerekiyor. Böylece düşüncenin başlangıç ve bitiş anını belirlemek mümkün olacak. Ancak bu salt teorik bir soru değil. Günümüzde kablosuz telepati yoluyla, yani düşünce komutlarıyla yönetilen robotlar ve bilgisayarlar yaygınlaşıyor. Bu nedenle düşünce hızını ölçmek bilgi teknolojileri ve dijital pazarlama için büyük önem taşıyor.

Düşünce süreci beş duyudan gelen verilerin beyne ulaşmasıyla başlıyor ve insan bir karar alıp harekete geçtiği zaman sona eriyor. Bu süreç algıyı (bir olayın nerede ve ne zaman gerçekleştiğini kavramak), karar vermeyi (ne yapacağını belirlemek) ve eylem planlamasını (nasıl yapacağını belirlemek) kapsıyor.

Düşünce Hızı Değişebilir

Tim Welsh düşünce hızının bir üst sınırı olduğunu kabul ediyor, ama aynı zamanda bazı düşüncelerin diğerlerinden daha yavaş işlendiğini de ekliyor: “Kısa mesafe atletleri tabanca sesini duyduktan 150 milisaniye sonra koşmaya başlıyor. Oysa kompleks düşüncelerde durum farklı. Otobanda hangi şeride geçeceğine karar vermek veya sınavda matematik problemi çözmek daha uzun sürüyor ve uykusu gelen insanlar daha yavaş kitap okuyor.” Bilim insanları düşünce hızını ölçmek için fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) cihazları kullanıyor ve bu sayede beyinden çıkan elektrik sinyalinin parmaklara ne sürede ulaştığını görebiliyor. Araştırmacılar ölçüm göstergesi olarak nöronların elektrik sinyallerini baz alıyor.

Düşünce Hızını Etkileyen Faktörler

Sinir sisteminde bilgi akışını birçok faktör etkiliyor. Bunlar arasında uzaklık, nöronların fiziksel özellikleri ve sinir ağının karmaşıklığı öne çıkıyor:

Uzaklık:  Sinyaller ne kadar uzağa giderse tepki süresi de o kadar uzuyor. Örneğin eylem komutunun beyinden ayaklara ulaşması, ellere ulaşmasından daha uzun sürüyor. Welsh bu noktada refleksleri baz alıyor: “Doktorlar yaptıkları testlerde uzun boylu insanların reflekslerinin kısa boylu olan insanlardan daha yavaş olduğunu tespit etti.”

Nöron özellikleri

Nöronların fiziksel özellikleri sinyal iletimini doğrudan etkiliyor. Tıpkı bir moto kuryenin geniş ve boş bir yolda daha hızlı gitmesi gibi, geniş çaplı nöronlar da sinyalleri ince uzun nöronlardan daha hızlı iletiyor.

Buna ek olarak bazı nöronların çevresinde onları yalıtkan bir kılıf gibi saran miyelin hücreleri bulunuyor. Bu kılıf nöronu tümüyle sarıyor, ancak nöronların diğer sinir hücrelerine yaklaştığı uçlar sinyal iletimi için açık kalıyor. Elektrik sinyalleri komşu nöronlara açık uçlardan geçerek aktarılıyor ve miyelin kılıfı olan nöronlar sinir sinyallerini daha hızlı iletiyor.

Welsh, “Omuriliği kaslara bağlayan ve miyelin kılıfıyla korunan geniş nöronların sinyalleri hedef kaslara saatte 250-430 kilometre hızla ulaşıyor. Aynı sinyaller miyelin kılıfı olmayan ince uzun nöronlarla ancak saatte 1,7 ila 7 kilometre hızla iletilebiliyor. Arada büyük fark bulunuyor!” diyor.

Sinir ağlarının karmaşıklığı: Bir düşünceyi işleyen nöron sayısını artırmak aynı zamanda sinyalin kat ettiği mesafeyi uzatıyor ve bu da düşüncelerin iletilmesini geciktiriyor: “Bir uçağın doğrudan New York’a gitmek yerine Washington aktarmalı uçtuğunu düşünün. Ancak tek gecikme sebebi bu değil. Nöron sayısının artması, aynı zamanda nöronların bağlantı sayısının artması anlamına geliyor ve bu da sinyalin yolunu uzatıyor.”

Welsh nöronların çoğunun diğer nöronlarla fiziksel temas halinde bulunmadığını ve bunun da düşünce hızını yavaşlattığını söylüyor: “Elektrik sinyalleri sinir hücrelerini birbirine bağlayan sinapsların ucuna kadar iletiliyor, ardından sinyaller nörotransmitter dediğimiz moleküllerle sinapsların arasındaki dar kanallardan geçerek diğer nöronlara aktarılıyor.”

Bu süreç tek bir nöronun içinden geçen sinyal hızıyla karşılaştırıldığında sinaps başına en az 0,5 milisaniye daha uzun sürüyor. Profesör Welsh bunu çok sayıda aktarmalı uçuşla örnekliyor: “Los Angeles’tan yola çıkıp New York’a giden bir uçak, iki şehir arasındaki tüm şehirlerde aktarma yapan bir uçaktan çok daha kısa sürede hedefine ulaşacaktır”.

Düşünceler Hızlı Ama Anlık Değil

Bir insanın düşüncelerini eyleme dökmesi 150 milisaniyeden kısa sürüyor ve Profesör Welsh bunun müthiş bir hız olduğunu söylüyor: “Start çizgisindeki kısa mesafe koşucusunu düşünün. Tabanca sesinin duyulması ve algılanmasıyla birlikte atlet koşmaya karar vererek kaslarına komut gönderiyor. Atletin düşünce süreci tabanca sesinin duyulduğu iç kulakta başlıyor ve beyinle omurilikten geçerek ayaklara ulaşıyor. Bu süreç göz kırpana kadar tamamlanıyor.”

Konsantrasyon Gücü

Düşünce sürecini kısaltan faktörler de var: Örneğin tabancanın sesi ne kadar yüksekse atlet de o kadar hızlı harekete geçiyor. Özellikle ses eşiği 120-124 desibel olduğunda atletin tepki süresi 18 milisaniye kısalıyor. Bunun sebebi yüksek sesle irkilen atletin daha kısa sürede tepki vererek koşmaya başlaması.

Bilim insanları reflekslerin karmaşık beyin kabuğu yerine nispeten basit beyin sapından gelen komutlara bağlı olduğunu düşünüyor. Atlet yakında patlayan tabancaya daha kısa sürede tepki veriyor, çünkü harekete geçme sinyali daha basit yapıda olan beyin sapından geliyor ve “saldır ya da kaç” dürtüsünü tetikliyor. Üstelik beyin sapı ayaklara daha yakın bulunuyor.

Algılama ve Harekete Geçme

Max Planck Enstitüsü’nden Profesör John-Dylan Haynes, meslektaşlarıyla birlikte 2008 yılında fMRI cihazı ile düşünce hızını ölçtü ve beynin ne yapacağına bilinçaltında karar verdiğini gösterdi. Profesör Welsh işin içine bilinçaltı girince düşünceyi tanımlamak iyice zorlaştı diyor:

“İnsanlar düşüncelerinin anında gerçekleştiğini sanıyor, ancak tam olarak neyi ne zaman düşündüklerini ölçemiyorlar. İnsan beyni bir seçim yaptığı zaman buna biz fark etmeden 2 ila 7 saniye önce karar veriyor. Oysa bu kararları çocukluk korkuları gibi bilinçaltı sebepler de etkileyebiliyor. Örneğin bir tartışma esnasında kızgınlıkla cevap vermenin yanlış olacağını biliyoruz, ama kendimizi tutamayarak kırıcı sözler sarf edebiliyoruz. Bu noktada bilinçaltı düşüncelerimizi kontrol ediyor.”

Yanılgının Kökeni

Bilinçaltı bir yana, insanlar bir şeyi ne zaman yaptıklarını da tam olarak bilemiyor. Welsh bunu test etmek için kadranlı bir duvar saati kullandı ve deneye katılan gönüllülere saniye göstergesi dönerken istedikleri zaman tuşa basabileceklerini söyledi. Ardından düğmeye ne zaman bastıklarını sordu ve verdikleri cevapları saniye göstergesinin gerçek konumuyla karşılaştırdı.

Gönüllülerin hiçbiri doğru cevabı veremedi ve düğmeye olduğundan 75-100 milisaniye önce bastıklarını söylediler. Welsh’e göre bu farkı beyinden çıkan sinyalin parmağa ulaşmasına kadar geçen süreyle açıklamak imkansız, çünkü bu süre sadece 16 ila 25 milisaniye: “Belli ki insanlar eyleme geçme anına dikkat etmiyor, bunun yerine eylemin ne zaman gerçekleşeceğini tahmin etmeye çalışıyor.”

Tim Welsh bu sebeple insan beynindeki düşünceleri tek tek ayırt etmenin çok zor olduğunu belirtiyor: “Bir düşüncenin ne zaman başladığı ve bittiğini bilemiyoruz. Bu nedenle düşünce hızını kesin olarak ölçmemiz imkansız. Beynin bilinçaltı kararları ve insanların bir şeyi ne zaman yaptığını tam olarak bilememesi, türümüzün kendi düşünceleri üzerinde kesin kontrol sahibi olmadığını gösteriyor. Bu da özgür iradenin varlığını tartışmalı hale getiriyor”.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz