O Asteroit 30 Saniye Gecikseydi, Dinozorlar Halen Dünyaya Egemen Olur ve İnsanlar Muhtemelen Var Olmazdı

0
Asteroidin çarpmak üzere olduğunu gösteren bir canlandırma. Eser: ugurhan/iStock

Bunun yerine Dünya, siliklere kaldı.

Konum her şeydir; hem ev sahipleri, hem de dinozorlar için… Bir ev satın aldığınız zaman, fazladan bir oda yerine işe yakın bir bölgeyi tercih etmek uzun vadede daha iyidir. Kretase döneminde yaşayan bir dinozorsanız, dev bir asteroidin Meksika kıyısının hemen açıklarına çarpmasındansa okyanusun ortasına çarpması, uzun vadede hayatta kalmanız bakımından daha iyi olurdu.

Eğer o gök cismi sadece yarım dakika sonra gelmiş olsaydı, ya Atlantik ya da Pasifik Okyanusu’nda bir yere çarpmış olacaktı. Her iki konumda da bazı öldürücü dalgalar (gerçekten) ortaya çıkardı fakat en azından, o kadar dinozor ölmezdi. Kuşlar falan iyi hoş da, etrafta tavuklar yerine bir takım küçük raptorlar koştursaydı fena olmazdı. Zaten hemen hemen aynı boyuttalarmış; dolayısıyla kapı kollarını biraz daha yükseğe koysaydık erişemezlerdi. Dört yıl önce elde edilen bu bulgular, su altındaki çarpışma kraterinde araştırma yapan bilim insanlarının yer aldığı BBC belgeseli Dinozorların Öldüğü Gün‘de gözler önüne seriliyor. 2016 yılında Imperial College London Üniversitesi’nde çalışan jeolog Jo Morgan ve Teksas Üniversitesi’nde çalışan jeolog Sean Gulick, çarpışma hakkında daha fazlasını öğrenmek üzere okyanus zemininin derinliklerinde sondaj yapmışlar. Araştırmada topladıkları numuneleri bir yıl boyunca analiz eden takım, 2017 Ay ve Gezegen Bilimleri Konferansı’nda birden fazla sunum yapmış fakat ilginçtir, bulgular ana akım TV’ye çıkana kadar haberler pek yayılmamış.

Daha fazla detaya girmeden önce, burada gelişigüzel hiçbir kanıtın bulunmadığını belirtmekte fayda var. Uçmayan dinozorların kitlesel yok oluşuna yönelik önde gelen kuramlardan biri de, en büyük bitki ve hayvan topluluğunu mahveden bir dizi felaketvari sonuca yol açmış (en az bir) dev çarpışma olayı yaşandığı. Fakat bu olay 66 milyon yıl önce meydana gelmiş. Meksika kıyısı açıklarında yer alan Chicxulub kraterinin de aynı döneme uzandığı belirlenmiş; dolayısıyla tarih cetvelleri uyuşuyor. Fakat yine de bunlar sadece durumsal veriler. Ayrıca ortadaki tek kuram bu çarpışma kuramı değil. Taşılbilimcilerin (paleontolog) hepsi, kitlesel yok oluştan Chicxulub kraterinin sorumlu olduğuna katılmıyor fakat eldeki veriler, çarpışma kuramını güçlü şekilde destekliyor.

Bu yüzden, aslında çoğu dinozoru öldüren büyük bir darbe olduğunu varsayarsak; çarpışmadan sorumlu gök taşı, Yucatan Yarımadası’nın yakınına çarpmış. Burada, buharlaşan kayalardan çıkan toz ve sülfür dioksidi havaya kaldırmış. Elbette bir sürü tüylü dinozor, kendilerine doğru hızla gelen bu asteroidin patlama kuvveti sebebiyle ölmüş (bu kuvvet, Hiroşima’ya atılan nükleer bombaların yaklaşık on milyar katına eşitmiş) fakat bir çoğu da sonradan ölmüş.

Tüm bu sülfür dioksitle başlayan dünya çapındaki soğuma olayını da unutmayalım. Sülfür dioksit, sera gazlarından farklı olarak soğutucu bir etki meydana getiriyor. Bu etki, Dünya donmaya başladıkça çok daha fazla ölüme sebep olmuş. Buharlaşan kayalar Güneş’i karartmış ve kimsenin uğraşmak istemeyeceği kadar fazla kar yağışı getirmiş (sorumluluk reddi: Popular Science, aslında bazı Kretase türlerinin karın tadını çıkarıp çıkarmadığını doğrulayamaz. Gülüp oynamış ve kim bilir, belki de karda melek şekilleri yapmışlardır). Birçok hayvan, bu türden ani bir soğumaya karşı hazırlıklı değilmiş (henüz ceketi icat etmemişler) ama kim hazırlıklıymış biliyor musunuz? İnsanlar. Yani, insanlar değil ama günün birinde insanları meydana getirecek bir soy hattının antik memeli ataları…

Dinozorların yoldan çekilmesiyle, yumuşak vücutlarımız ve biçare bebeklerimiz serpilme fırsatı bulmuş. Bir mega depremden, bir volkanik patlama korosundan ve asit yağmurlarından sağ kurtulan ufak memeli atalarımız, yedikleri çoğu bitkinin ölümünü izlemiş. Hikayeyi bizlere taşımak üzere hayatta kalmışlar. Yine aslında çok büyük olasılıkla, bir hikayeyi dilden dile aktaracak kadar gelişmiş bir dilleri olduğundan değil. Çayır köpekleri insanların kıyafet renginden bahsedebilir fakat onlar bile, “o tarihlerde neredeyse her şey ölmüştü” tarzında bir hikaye uyduramaz. Muhtemelen.

Çok uzaktaki atalarımız, antik timsahlar ve köpek balıklarıyla beraber tam da oradaymış ve galip gelmişler. O zamandan beri, besin zincirinde hayatta kalmayı başarmışız: Tabi amansız öldürme makineleriyle; ayılarla arkadaş olmaya çalışan insanlar hariç. Ayrıca görünüşe göre, o gök cismi 30 saniye sonra ortaya çıksaymış bunların hiçbiri mümkün olmazmış. Erken kalkan civciv kurdu kapar: Yine de kurt için hoş bir durum değil…

 

 

 

 

Yazar: Sara Chodosh/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz