Vücutlarımız, Batı Tipi Beslenme Düzenini Tehlikeli Bir Enfeksiyon Gibi Görüyor Olabilir

1

O hamburgeri yerine koyun.

Fareler üzerinde yapılan yeni bir çalışmaya göre bağışıklık sistemi, hamburger türü (fast food) yiyeceklere sanki bakteriyel bir enfeksiyonmuş gibi tepki gösteriyor. Bu durum, düzenli olarak hamburger ve pizza zincirlerine gitmenin sağlığımız için ne kadar zararlı olabileceği konusunda yeni soru işaretlerine yol açıyor.

Fareler, yağ, şeker ve tuz bakımından yüksek olan ve “Batılı” bir beslenme düzenine denk düşen besinlerle bir ay boyunca beslendi. Bu esnada taze meyve, sebze veya lif bakımından hiçbir besin verilmedi. Deneyin sonucunda farelerin kanlarında bulunan bağışıklık hücresi sayısının, tıpkı mikrobiyal bir enfeksiyon geçirdikleri zaman olduğu gibi arttığı gözlendi.

Dahası, uluslararası araştırmacı takımının söylediğine göre hamburger benzeri yiyeceklerin tetiklediği bu saldırgan alarm durumu, uzun bir süre devam edebiliyor; araştırmacıların bu söylemi, geçtiğimiz zamanlarda yapılan ve bağışıklık sistemlerimizin daha önce mücadele ettiği savaşları hatırlayabilme şeklinin incelendiği bir araştırmaya dayanıyor.

Almanya’daki Bonn Üniversitesi’nden takım üyesi Anette Christ şöyle söylüyor: “Sağlıksız beslenme düzeni, özellikle granülositler ve monositler olmak üzere farelerin kanında bulunan belirli bağışıklık hücrelerinin sayısında beklenmeyen bir artışa yol açtı.”

Bu beyaz kan hücreleri, bilim insanlarını, farelerin beslenme düzeniyle faaliyete geçen ve ata hücreler içeren genlere yöneltti; bu ata hücreler, bağışıklık hücrelerinden oluşan bir orduyu harekete geçirmekten sorumlu olan hücre türleri.

Söz konusu genetik işaret yolu önem taşıyor, çünkü daha önce bu ata hücrelerin, biyolojik saldırıyla mücadele etme konusunda bir çeşit belleğe sahip oldukları bulunmuştu.

Başka bir ifadeyle, vücut hamburger benzeri besinlere tepki vermeye başlayınca sağlıklı bir beslenme düzenine geri dönmek, bu değişimleri tamamen telâfi etmek için yeterli olmayabilir. İşte burada genel sağlık durumumuz bakımından bazı sonuçlar bulunuyor.

Aslında fareler bir ay sonra sıradan tahıl diyetlerine geri döndüklerinde, yangı (iltihap, inflamasyon) ortadan kalktı; ancak, fareleri gelecekteki bir saldırıya karşı daha hassas tutan genetik yeniden proglamlama devam etti.

Araştırmacılardan biri olan Bonn Üniversitesi’nden Eicke Latz şöyle söylüyor: “Doğuştan gelen bağışıklık sisteminin bir çeşit belleğe sahip olduğu daha yeni keşfedildi. Vücudun savunma kaynakları, bir enfeksiyon gerçekleştikten sonra bir nevi alarm durumunda kalıyorlar ve bu sayede yeni bir saldırıya daha hızlı cevap verebiliyorlar.”

Normalde böyle bir tepkiyi enfeksiyon üretiyor, ancak burada tepkiyi üreten şey, farelere verilen fast food dengi bir beslenme düzeniydi. Bu durum, enfeksiyonun (ve tip 2 diyabet gibi, bununla ilişkili sorunların) gelecekte daha kolay tetiklenebileceği anlamına geliyor.

İnsanlara olan genetik benzerlikleri sebebiyle fareler seçilmiş olsa da, bu durum şimdilik sadece farelerde kanıtlandı.

Araştırmacıların söylediğine göre eğer aynı tür tepki bizim vücutlarımızda da gerçekleşiyorsa, o halde sağlıksız bir beslenme düzeni ile tip 2 diyabet, obezlik ve kalp sorunları gibi sağlık sorunları arasındaki bağlantıya ilişkin daha fazla kanıtımız var.

Bilim insanları ayrıca 120 fare üzerinde yaptıkları incelemeye dayalı olarak, bağışıklık hücrelerinin içinde bir “fast food algılayıcısı” bulunduğunu belirlediler. NLRP3 inflamazomu adı verilen bir sinyalleşme sisteminin, bu türden bir beslenme değişiminde dikkat çektiği görülüyor ancak nasıl işlediğini henüz anlamış değiliz.

Araştırmacılar, ölümcül enfeksiyon ve virüs oranları düşüyor olsa da, kötü beslenme ve hareketsizlik sebebiyle sağlık konusundaki bu düzelmeleri tersine çevirdiğimizi söylüyorlar.

Latz şöyle söylüyor: “Bu yüzden bu bulgular, toplumsal bir öneme sahip. Sağlıklı bir beslenme düzeninin temelleri, eğitimin çok daha önemli bir parçası haline gelmeli. Çocuklar her gün ne yediklerini seçebiliyorlar. Beslenme alışkanlıkları bakımından daha bilinçli kararlar vermelerini sağlamalıyız.”

Araştırma Cell bülteninde yayınlandı.

 

 

 

 

ScienceAlert

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz