Zararsız Bakteriler Et Yiyen Varyantlara Nasıl Dönüşüyor?

0
Kızılderili Lagoon Nehri'nden numune toplayan araştırmacılar. Fotoğraf: Central Florida Üniversitesi

Central Florida Üniversitesinde yürütülen yeni bir çalışmaya göre bakterilerin sergilediği çevresel yaşam tarzı, bazı bakterilerin insanlara karşı ölümcül hale gelirken diğerlerinin neden zararsız kaldığını ortaya çıkarıyor.

İki hafta önce Proceedings of the National Academy of Sciences bülteninde yayımlanan bulgular, et yiyen bakteri şeklinde bilinen Vibrio vulnificus bakterisine odaklanıyor. Ancak bilim insanlarının bulduğu şeyler, insanlardaki diğer patojenleri de kapsayacak bir modelin oluşturulmasına yardımcı olabilir.

Yardımcı tıp profesörü ve baş yazar Salvador Almagro-Moreno, “Karşılaştığımız en endişe verici halk sağlığı sorunlarından biri de, COVID’den V. vulnificus‘a kadar çeşitli insan patojenlerinin ortaya çıkışı” diyor. “Fakat zararsızdan ölümcüle doğru gerçekleşen bu değişimi neyin tetiklediği konusunda şaşırtıcı derecede az şey biliyoruz. Kolera ajanı veya V. vulnificus gibi sucul patojenleri örnek sistemler şeklinde kullanarak, bu soruya cevap bulmak istiyoruz. Bu ortaya çıkış olgusunu anlamada büyük bir adımı temsil eden çalışmamız, umut ediyoruz ki gelecekte patlak verecek hastalıkları tahmin etmemize, önlememize ve yönetmemize yardımcı olacak.”

Deniz ortamında bulunan bir bakteri olan V. vulnificus, sıklıkla açık bir yaranın etrafındaki etin ölmesine yol açan bir enfeksiyon olan nekrotizan fasiite yol açıyor. Bakteri, “et yiyen” ismini de buradan alıyor. Bu bakterinin bulaştığı çiğ istiridyelerin tüketilmesi, diyabet hastalığı gibi altta yatan sağlık sorunları bulunan hastalarda daha ciddi ve ölümcül nitelikteki kan zehirlenmesine de sebep olabiliyor. Yüzde 50’yi aşkın çarpıcı bir öldürücülük oranı taşıyan V. vulnificus, insanlarda en hızlı ölüme yol açan patojenlerden biri. Fakat Almagro-Moreno’nun söylediğine göre bu bakterinin tüm soyları insanları öldüremiyor ve esasında da çoğu zarara sebep olamıyor. Aradaki bu kuvvetli farkın ardındaki ekolojik ve genetik sebepler, şaşırtıcıdır ki onlarca yıldır muamma kalmış.

 

 

 

 

Yazar: Zenaida Gonzalez Kotala/Central Florida Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz