Elon Musk’ın kurduğu roket firması olan SpaceX, dün sabah Starlink telekomünikasyon uydularının ilk beş düzinesini başarıyla fırlattı.
Bu deneysel uzay araçlarından oluşan yeni filo, eğer önümüzdeki haftalarda her şey planlandığı gibi giderse; muhtemelen birkaç yıl içerisinde küresel, ultra hızlı ve kazançlı bir internet ürününe imkan sağlayabilirmiş.
SpaceX, Florida eyaletindeki Canaveral Burnu’ndan gerçekleştirilen fırlatıştan hemen önce attığı tweette, “Starlink, dünyayı güvenli ve uygun fiyatlı yüksek hız geniş bant hizmetleriyle birbirine bağlayacak” diyor.
SpaceX, bir Falcon 9 roketiyle Cuma günü TSİ 05:30’da fırlatılan Starlink görevinin açılış törenini canlı yayınlandı. Kalkıştan yaklaşık bir saat sonra roketin üst kısmı, tek seferde 13.600 kilogramlık uyduların tamamını konuşlandırmış; bu miktar, SpaceX’in şimdiye kadar fırlattığı en ağır yük niteliğini taşıyormuş. (Söz konusu manevranın videosu aşağıda gösteriliyor.)
Uzay araçları, Dünya’nın yaklaşık 440 kilometre üstünde, Hint Okyanusu ve Avustralya ile Güney Kutbu’nun ortası civarında bir yerde bırakılmış.
Musk daha önce, bu konuşlanma işleminin; beş düzine uzay aracını bir roketten ayırma konusunda sıradışı ancak verimli bir yöntem olduğunu belirtmiş.
Musk, 15 Mayıs’ta muhabirler ile yaptığı bir video görüşmesinde, “Normal şekilde yapılan uydu konuşlandırmalarına kıyasla, bu fırlatma işlemi tuhaf görünecek” demiş.
Bir roket tek seferde pek çok uydu fırlattığı zaman, uyduları genelde roketin en üstteki bölmesinin tepesinde yer alan bir cihaz, teker teker fırlatıyormuş. Fırlatma süreci, karmaşık ve ağır biçimde yay yüklü mekanizmalarla gerçekleşiyormuş. SpaceX böyle bir görevi Aralık ayında fırlatarak, tek roket ile 64 uydu konuşlandırmış.
Ancak SpaceX, söz konusu yaklaşımdan kaçınarak olağanüstü bir yaklaşım denemiş: Roketin en üst kısmını yavaş bir şekilde çevirmiş ve sonra yükleri, yukarıdan aşağı yapılan bir beyzbol vuruşu şeklinde serbest bırakmış; tabi burada bir beyzbol sopası yerine, sıkıştırılmış Starlink uyduları varmış.
SpaceX’te çalışan yazılım mühendisi Tom Praderio, internetten yapılan fırlatma yayınında şöyle söylüyor: “Bu uzay araçları arasında hiçbir konuşlanma mekanizması yoktu; bu yüzden bunlar, bir iskambil destesi gibi yavaş yavaş açılıyorlar.”
Praderio hemen ekliyor: “Şu an bir tanesinin ayrıldığını görebiliyorsunuz. O uzay aracı, zamanla yavaş yavaş açılacak.”
Aşağıdaki gif görüntüsü, bu Starlink konuşlandırmasını gerçeğinden yüzde 360 daha hızlı gösteriyor.
Starlink’in geleceğine yönelik büyük planlar
Kabaca bir büro masası büyüklüğünde ve yaklaşık 227 kilogram ağırlığında olan her bir Starlink uydusu, bir tane güneş paneli içeriyor ve ayrıca Dünya’ya karşılıklı veri gönderip almak için de antenlere sahip.
Her bir uzay aracının zayıf fakat büyük oranda verimli olan Hall iticisi (veya iyon motoru) bulunuyor ve bunlar kripton gazı çıkarıyor. Musk, bu motorun, her bir Starlink uydusunun diğer uydulardan kaçınmasına ve bilinen uzay çöplerinden kurtulmasına yardımcı olacağını söylüyor; ancak uzmanlar, bu plan konusunda mantıklı olarak endişeleniyorlarmış. Ayrıca uydu, bu sayede kendini yörüngeden çıkarıp imha edebilecekmiş.
Motorlar ilk olarak, Starlink uzay aracının, Dünya’dan 550 kilometre yüksek bir yörüngeye çıkmasına yardım edecekmiş.
Ancak SpaceX’in fırlattığı ilk 60 uydu, önemli bir bileşen olan lazer ışınlarının sağladığı bağlantılardan yoksunmuş.
Gelecekte fırlatılacak her bir uzay aracı, böyle lazerler kullanarak diğer dört uyduya bağlanacak ve Dünya’nın üstünde güçlü bir ağ şebekesi oluşturup, internet trafiğini boşluktaki ışık hızına yakın bir şekilde hareket ettirecekmiş. (Bu hız, veriyi yerde nakleden fiber optik kablolardan yaklaşık %50 daha yüksekmiş ve gecikmeyi azaltma konusunda Starlink’e büyük bir üstünlük sağlayacakmış.)
Ancak Musk, fırlatılan bu ilk deneysel grupla birlikte; SpaceX’in verileri, mevcut yer kabloları yoluyla bir uydudan diğerine gönderek, Starlink internet fikrini test edeceğini söylüyor.
SpaceX’in Starlink ile hedeflediği şey, ABD Federal İletişim Komisyonu’nun sınır olarak belirlediği 2027 yılından önce, 12.000’e kadar benzer uyduyu fırlatmakmış (bu miktar, şu an yörüngede kullanılan uzay aracı sayısının yaklaşık yedi katı). SpaceX’in bu rakama ulaşması için, gelecekteki sekiz yıl boyunca ayda birden fazla Starlink görevi gerçekleştirmesi gerekiyormuş.
Ancak fikri gerçeğe dönüştürmek ve küresel internet erişimi sunmak için gereken miktar bu kadar yüksek değilmiş.
Musk, SpaceX’in Starlink’i çalıştırmak için “yeterli sermayeye” sahip olduğunu söylüyor ve Starlink projesinin, tüm takımuydular en üst sınıra ulaşmadan çok daha önce para getirmeye başlayacağını öne sürüyor.
“Sistemin ekonomik olarak yaşayabilmesi için, aslında 1.000 uydudan oluşan bir düzen gerekiyor. Bunun çok sayıda uydu içerdiği aşikar, fakat bu miktar 10.000 veya 12.000’den çok daha az” diyor Musk.
Kafamızın üstünde yer alan bu uyduların her tarafa yayılmış olması, Starlink’in Dünya’nın çoğu bölgesine; hatta uçaklara, gemilere ve arabalara, neredeyse gecikmesiz geniş bant internet getireceği anlamına da geliyor (belki de ilk internet, elektrikli Tesla arabalarına gelir). Musk, özellikle internet hizmetinin az bulunduğu veya hiç bulunmadığı bölgelerde; böyle bir internet erişimini satın alınabilir hale getirmek istediğini birçok defa söylemişti.
Starlink üzerinde çalışan ve College London Üniversitesi’nde bilgisayar ağı araştırmacısı olan Mark Handley, bu projenin, dünyanın çoğu bölgesine yüksek hızlı ve yaygın geniş bant getirerek, “muhtemelen herkesin” yaşamını etkileyebileceğini söylemişti.
“Uzun süredir bu kadar heyecan verici ve yeni bir ağ görmemiştik” diyor Handley.
Business Insider